MEGAP’da yaşanan olaylar önemli bir vaka oldu. İnsanlara ekonominin ve finans piyasalarının bazı acı gerçeklerini hatırlattı.
Ekonomide parasal sıkılaşmanın yaşandığı bu dönemlerde şirketler pat diye konkordatoya gidebiliyor… Hatta yakında iflaslar görürsek de şaşırmayın.
Resesyon ekonomilerin vazgeçilmez bir parçasıdır. Hiçbir ekonomi sonsuza dek BÜYÜMEZ. Ekonomilerde döngüler vardır – ekonomiler büyür, tepeye ulaşır, daralır, dibe ulaşır, ve tekrardan toparlanır… Bu bir döngüdür.
Finans piyasaları da bu şekilde ayı ve boğa döngüleri vardır, yatay gittiği dönemler vardır, toparlanma dönemleri vardır vs.
Türkiye ekonomisi yüksek faiz ortamında parasal sıkılaşmaya gitmekte ve resesyon hissedilmektedir.
Peki yatırımcılar resesyon dönemlerinde ve parasal sıkılaşmada nasıl yön bulmalı? Bazı önemli notları aşağıda sıralıyoruz:
1) Parasal sıkılaşma dönemlerinde belli sektörlere dikkat edilmeli. Bazı sektörlerin mal ve hizmetlerine olan talep doğal olarak azalmaktadır bu dönemlerde. Mal ve hizmet satamayan şirketler de doğal olarak finansal stres yaşayacaklardır. Bu sektörlerin başında inşaat, otomotiv, dayanıklı tüketim malları gelmekte. Sıkılaşma dönemlerinde insanlar bu ihtiyaçlarını erteler, şirketlerin ürünlerine talep azalır, hasılatı azalır.
2) Finansal tabloları okurken dikkat edilmeli. Cari döneme değil, bir süredir devam eden sürece odaklanılmalı. İstikrarlı bir çerçeve çizen şirketler süreci sorunsuz atlatabilir fakat aksi durumlardaki şirketlere şüpheyle yaklaşılmalı.
3) EN ÖNEMLİSİ: SIKILAŞMA DÖNEMİNLERDE TAHAKKUK ESASLI MUHASEBE YA-NIL-TIR. Şirketin karlılığı ve hasılatı tahakkuk esaslıdır.
Sıkılaşma döneminde KARA VE HASILATA BAKMA… Çok yüksek karlılığı olan veya hasılatı artan şirketlerin performansı sıkılaşma döneminde yanıltıcı olabilir.
4) NAKİT AKIŞINA BAK. Bakın, parasal sıkılaşma dönemlerinde, resesyon dönemlerinde en önemli şey NAKİT AKIŞIDIR. Niye?
Bu dönemlerde şirketler için en öncelikli husus hayatta kalmasıdır. Nakit döngüsünde sorun yaşayan, nakit akışı üretemeyen şirket BATAR. Ne kadar büyük yatırımlar yapıyorsa yapsın, ne kadar yüksek karlılığı veya hasılatı olursa olsun, cebinde borcunu ödeyecek para kazanamayan şirket batma riskine sahiptir.
5) Yaptığı işten para kazanan şirketler ön plana çıkmaktadır. Nakit akışları 3 kalemden oluşur: esas (işletme) faaliyetlerinden, yatırım faaliyetlerinden ve finansman faaliyetlerinden nakit akışları olarak 3 grubu vardır.
Bir şirketin kendi yaptığı kazandığı nakit esas faaliyetlerden nakitlerde görülür. Bir şirket kendi yürüttüğü esas faaliyetlerinden anlamlı düzeyde nakit üretiyorsa güzel. Ama üretemiyorsa, işte o zaman sorunun büyüğü başlamakta.
Yatırım faaliyetlerinden nakit akışlarının negatif olması şirketin net yatırım yaptığı, pozitif olması net yatırımlarını sattığı anlamına gelir. Burası iyi okunmalı: şirket yatırım yapıyorsa, bunun sonunu getirecek ve yeni yatırımla gelecek işletme sermayesine yetecek parası var mı yok mu? Sıkılaşma döneminde yatırım yapmak iyi bir fikir olmayabilir. Öte yandan yatırımlarını satıyorsa buradan nakit elde ediyorsa BÜYÜK BİR soru işareti konulmalıdır.
Son olarak finansman faaliyetlerinden nakitlere bakmak lazım. Burada pozitif olması şirketin net borç artışına, negatif olması net borç azalışına işaret etmekte. Şirket borçlarını kapatıyorsa bunu yapacak kaynağı var mı, bu ileride sorun yaşatabilir mi ona bakılmalı. Burası pozitif ve şirket borçlanıyorsa (veya sermaye de artırıyor olabilir) niye böyle bir kaynağa ihtiyaç duyduğu incelenmeli.
Tüm nakit akış kalemlerini birlikte değerlendirilerek karar verilmesi doğru olacaktır.
6) Nakit ve benzeri kalemi resesyon dönemlerinin gözbebeğidir. Likidite rasyoları bu zamanlarda pek doğru sonuç vermeyebilir. Önemli olan şey şirketin kasasında bulunan nakit ve benzeri varlıklardır.
7) Nakit ve benzeri – kısa vadeli borç dengesinde bozulma var mı? Eğer bu dengede bozulma varsa dikkat edilmeli. Nakit ve benzerinin kısa vadeli borcun ne kadar üzerinde olduğu kesinlikle incelenmeli.
8) Finansal borç çevirebilme kabiliyeti. Eğer nakit düşük borç yüksekse ne kadar yatırımı olursa olsun bir anda iflas edebilir.
9) Resesyon sebebiyle talep azalıyor. İnsanların geliri düşük ve tüketemiyor. Şirketlerde de durum aynı, işletmeden-işletmeye (B2B) pazarda mal alamıyor. Bu sefer mal satamıyor, stoklar şişiyor, alacakları tahsil edemiyor alacaklar artıyor, dolayısıyla likidite göstergeleri olan cari oran likidite oranı vs. yüksek görünse de bunlar esasen stoklarda alacaklarda birikiyor. Şirket para kazanamıyor ve nakit kazanamayınca da işini döndüremiyor. Stok ve alacaklarda dönemden döneme artışlar gözlemleniyorsa o şirketten kaçınılmalı.
10) ÜSTADİZM’DEN UZAK DURUN. Bu dönemlerde hisse ÖNERİLMEZ. Yok temettü hissesiymiş, yok şöyle yatırımları varmış böyle uçacakmış vs. Geçin bunları. Mal pazarlayanlardan uzak durmak en sağlıklı finansal tavsiyedir.
Parasal sıkılaşmanın henüz başındayız. Krizde olduğumuzu düşünenler tekrar düşünsün. Resesyon daha yeni başlıyor. İflaslar, konkordatolar, ekonomik daralma, ayı piyasaları, bunlar ekonominin GERÇEKLERİDİR.
Kendinizi korumak sizin göreviniz… Başkasının değil. Dikkatli olmak lazım.
Sevgiyle kalın.