Bankacılık meşakkatli bir meslek.
Emek yoğun…
Hayattan fedakârlık kimi zaman.
Çok seviliyor veya nefret ediliyor.
Hangisi olursa olsun, hak eden hele ki son zamanlarda hakkını alamıyor.
Kısacası, koşar adım DAR GELİRLİ profiline girdi bankacılar.
Bankacıların, eskiden sahip oldukları satın alma gücü bugün itibariyle yerle bir olmuş vaziyette.
Gerçek anlamda çalışanına elinden geldiği kadar sahip çıkmaya çalışan bir elin parmaklarını geçmez birkaç istisna bankayı saymazsak; bankacılık, iyiden iyiye çalışanların vahşi kapitalizmin kurbanları olduğu bir oyun alanına dönmüş vaziyette.
Tecrübenin de önemi kalmadı, kıdemin de…
Uzun yıllardır dirsek çürüten, tecrübe elde etmiş, portföy sahibi bir bankacı ile işe yeni giren bir bankacı arasındaki ücret makası iyiden iyiye kapandı.
Kısacası; üst yönetimi ve ballı kaymak pozisyonları saymazsak;
Bankalarda da dar gelirli olmak tabana yayıldı.
Yıpratıcı meslek dedim ya…
Aileden, eşten, çocuktan çalınan zaman; onların anılarında, gerektiğinde O ANKİ FOTOĞRAFTA yer alamamak demek bankacılık.
Lakin günümüzde bunların da önemi kalmadı.
Çünkü, ANNE ve BABA olan bankacıların temel dertlerinden biri çocuklarının eğitimi olmaya başladı.
ANNE veya BABA olmak isteyen bankacılar; bankacı kalarak ne yapabileceklerini sorgular hale geldi.
Artan eğitim maliyetlerine karşın, ücrete mukabil azalan satın alma gücü;
Bankacıların, çocuklarının geleceğini planlayabilme şanslarını elinden aldı.
Nasıl mı?
Özel okul ve vakıf üniversitelerinin fiyatları açıklandı.
Kısaca özetleyelim; EL YAKIYOR!
Makul olmaya çalışalım, o halde bile senelik ortalama 10 bin Dolar.
Soru ise basit;
Bankacı çocuğu iyi bir okulda ya da üniversitede nasıl okuyacak?
Okuyorsa; hayattan başkaca ne fedakârlık yapılacak, hangi bedel ödenecek?
Diyebilirsiniz ki,
Devlet okulları ve üniversiteleri var.
Eskiden olsa haklısınız derdim.
Zira, Devlet okullarının kalitesi yüksek; rekabetçiliği özel okullarla yarışır haldeydi.
Bugün çoğu eskiyi aratır halde.
Hadi diyelim, Devlet lisesinde veya üniversitesinde.
Sanat, spor masrafları, kurs ihtiyacı, şehir dışında üniversitede okuyor ise barınması, beslenmesi, giyinmesi…
Nasıl, ne şekilde mümkün?
Adı üzerinde bankacı!
Öylesine bir meslek, dar gelirli bir çalışan haline geldiyse doğru.
Lakin, öylesine bir meslek olmamalı ki; banka markalarının değeri korunsun…
Bir mesleğin geleceğinin parlak olmasında, o meslekten elde edilecek gelirle çocukların iyi bir eğitim alabilecek olmasının etkisi çok yüksektir.
Ne yazık ki mevcut durumda, eğitime erişebilirlik açısından bankacılık eski yıldızı parlayan meslek gruplarından olma özelliğini giderek kaybetmektedir.
Bankaların kurumsal yapılarına ve insan kaynaklarına duyurulur!
Hep söylediğim gibi,
Pazarlama kokan SÜSLÜ SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK RAPORLARI yayınlamak yerine, insana verilen değer kapsamında çalışanlar açısından GERÇEKLERİ sorgulamak çok daha doğru olacaktır.
Çözüm için düşünmek dahi bazen değerlidir.
Sevgi ve vicdanla kalın…
Prof. Dr. Soner GÖKTEN