Kirasını Ödeyemeyen Kiracıya Karşı Geçinemeyen Ev Sahibi!

Prof.Dr. Soner Gökten, konut sektöründeki kira krizini yazdı.

Soner Gökten


Nas deneyi sayesinde,

Negatif reel faiz enflasyon canavarını ininden çıkarmış,

Fiyat algısını bozmuş,

Zenginle fakir arasındaki uçurumu artırmış…

Bir ekonomi düşünün ki;

Kiracı da haklı, ev sahibi de!

Öyle bir ekonomi düşünün ki,

Kiracıyla, ev sahibini karşı karşıya getirmiş, düşman etmiş!

Bir ekonomi düşünün ki,

Kiracı da geçinemiyor, konut ağaları dışındaki ev sahibi de…

Temmuz ayı itibariyle yüzde 65 kira zammı gündemdeyken,

Biliniz ki bu gidişat çok OCAK SÖNDÜRECEK!

Örneklerini görmeye, duymaya başladık.

Taksitle ev almış,

170 bin TL aylık ödeme.

40 bin TL’si kira;

Alanın hesabı basit.

Kiranın üzerini tamamlarım, taksitleri bitirir ev sahibi olurum.

Sonrasında alacağım kirayla geçinir, giderim…

Olmadı, plan tutmadı!

Kiracı kirayı ödeyemedi,

Borçlu ev sahibi taksiti.

Nas döneminde bakıyor ki enflasyon hortlayacak,

Birikimini doğal olarak konuta yatırmış.

Amacı net.

Hem değer artış kazancı elde ederek satın alma gücünü korumak,

Hem de kiraya vererek geçinmek.

47 bin TL kirasını 6 ay tahsil edememiş.

Şaka değil, kiracıyı çıkarmak için 1 milyon TL hava parası ödemiş.

Olmadı, plan tutmadı!

Diyor ki, bir daha asla kiraya vermem.

Satacak lakin, konut piyasasında yaprak kıpırdamıyor; iskontolar yüzde 30’u geçmiş.

Negatif reel faizde banka kredisine ulaşabilenlerden biri var.

Neredeyse sıfır maliyetle kredi almış.

Hedef belli.

Evin değeri artacak,

Kiraya verecek,

Gül gibi geçinip gidecek.

Olmadı, plan tutmadı!


Kiracı, kirayı ödeyemiyor.

Evden çıkmıyor.

Bankaya borçlu ev sahibi için artık o çok küçük kredi taksitleri sinir bozmaya başlıyor.

Çünkü elektrik, su, gıda, ulaşım; çocuk varsa eğitim yani A’da Z’ye her şey pahalandı.

Harcamaları artı; kira gelir olmaktan çıktı!

Barınma krizi artık kendini iyiden iyiye hissettirirken,

Kiralar ekonominin kanayan yarasına dönüşmüş vaziyette.

Nedeni ise çok basit…

Bırakın ev satın almayı, artık kira fiyatları ulaşılabilir olmaktan çıktı.

Ödeyemiyorlar, ödeyemeyecekler.

Bankalar içinse ayrı bir parantez açmak gerekiyor…

Üç yıl öncesine kadar çok rahat tahsil edilebilir görünen konut kredilerinin bugün itibariyle GİZLİ KALDIRAÇ oluşturmaya başladığı söylenebilir.

Diğer bir ifadeyle; bireysel gelir gider dengesindeki hızlı bozulma sonucunda öngörülemeyen finansal risk oluşumu söz konusu durumda.

Gerçek sıkılaşma yaşanmaya başlayınca (biz bunu eylül ayından itibaren çok net gözlemlemeye başlayacağız) bireysel iflaslar ardı arkasına yaşanacaktır.

Bireysel bütçelerde açıklar artacak ve temerrüt sürekli hale gelecektir.

İşte bu nedenle,

Konut ağalarını, arsa simsarlarını, kara para aklayanları, servet transferinden obezleşen kaymak tabakayı bir tarafa bırakırsak;

Kendi finansal pozisyonunda krediyle yatırım amaçlı konut alıp kiradan medet umanlar, yani ev sahipleri ve kira vererek yaşamaya çalışanlar, yani kiracılar hep birlikte mevcut ekonomik tablonun sıkıntılarını çektiler, şiddetlenerek çekecekler.

Kira bedeli artırılsa erişilemediği için ödenemeyecek; azaltılsa konut yıpranacak ve geçindirmeyecektir.

Hep söylerim, bu ülkede şu anda kira ile geçinirim diyenler;

Sanal bir rüyada veya finansal okuryazar olarak cehaletin doruklarındadır.

Hani ekonomik büyüme çok koşuluyor ya,

Sakın UNUTMAYIN!

Parasal ölçümle BÜYÜK olmak, İYİ ekonomi olduğunuz anlamına gelmiyor!

BU HESAP ESKİDİ!

İktisat hayat kalitesi optimizasyonudur!

O halde mesele toplam iktisadi büyüklük değil, aşağıdaki soruların cevaplarıdır!

Gelir dağılımı adaletli mi?

İnsanlar barınabiliyor (ev alabiliyor) mu?

İnsanlar beslenebiliyor (kırmızı et yiyebiliyor) mu?

İnsanlar kaliteli eğitime erişebiliyor mu?

İnsanlar kaliteli sağlık sistemine erişebiliyor mu?

İnsanlar emekliliklerinde rahat yaşayabiliyor mu?

İnsanlar güvende hissedebiliyor mu?

Daha da basitçe; bu yazının konusu olduğu için bu soruyla bitirelim;

İnsanlar kira ödeyebiliyor mu?

 

Sevgi ve vicdanla kalın…

Prof. Dr. Soner GÖKTEN

 

 

 


Exit mobile version