Moody’s iki kademe birden not artırdı.
Görünüm pozitif.
Mevcut durum itibariyle Fitch, Moody’s ve S&P olmak üzere her üç derecelendirme kuruluşunda Türkiye’nin kredi notu yatırım yapılamaz düzeyin ‘yüksek spekülatif’ kümesinin tepesine oturdu.
Bir sonraki ilk not artışında yatırım yapılamaz düzeyin ‘spekülatif’ kümesine girmiş olacağız.
Yatırım yapılabilir düzeye ise üç kademe kalmış durumda.
Kredi derecesinin ne anlama geldiğinin detayını 10 Mart 2024 tarihli ‘Fitch Not Artırdı! TL’mi Tutalım Yoksa Dolar mı? Peki ya Borsa Ne Olacak?’ başlıklı köse yazımda bulabilirsiniz.
Özet olarak ise hemen ifadeye edeyim.
Türkiye’ye borç verenlerin; anapara artı faiz olmak üzere alacaklarını zamanında ve satın alma gücü kaybı yaşamadan tahsil edebilme ve bu tahsilatı dövize sorunsuzca ve reel kayıp olmaksızın çevirebilme kabiliyetleridir.
İşte bu nedenle Türkiye,
Yüksek faiz vermeli ki yabancı para getirsin,
TL reel olarak değer kazansın ki yabancı kur riskine katlanmasın,
Enflasyon düşsün ki yabancı portföyündeki TL varlıklar reel getiri sağlasın,
Vergi paketleri hazırlayarak Türkiye Devleti ek vergi geliri elde etsin ki; yabancıya borcu geri ödeyebilmek için bütçede faiz dışı fazla yani bizim teknik olarak güvenlik marjı dediğimiz; halk dilinde kötü gün parası denilebilecek bir birikim yaratılsın.
İşte bu oyunda öncül temel başarı faktörü ise; carry trade şeklinde gelen sıcak paranın önce iki sonrasında ise (istenen) beş yıl vadeli tahvillere girmesidir.
Zaten oyun, PARASI OLANLAR İÇİN tam da burada başlamaktadır.
Tekrar edeyim, ‘parası olanlar’ için dedim…
Yani aşağıda söyleyeceklerim dar gelirli ve fakirleri ilgilendirmiyor.
Zaten, kredi notu artışının da onlar için ehemmiyetli bir tarafı yok.
Şu ana kadar tahvile yaklaşık 10 milyar Dolar civarında bir girişten bahsedebiliyoruz.
Bunun önemli bir kısmı repo-ters repo işlemlerine dayalı olarak gelişmiş vaziyette.
Diğer önemli bir kısmı ise BIYIKLI YABANCILAR.
Sorgulamanın önemli olduğu kanaatindeyim ki; özellikle zamanında 8-13 TL bandından satılan rezervler güçlü TL güvencesiyle geri dönmüş olabilir.
Eğer öyleyse TCMB bu bıyıklılara sıfır maliyetli müthiş bir sermaye sağlamış demektir.
Sözün özü, TAHVİLLERE henüz gerçek anlamda YABANCI GİRİŞİ görmedik.
Peki yabancı tahvillere ne zaman girer?
Faiz indirimin sürecinin hemen öncesinde.
Kurgu da bu yönde.
Bütçe dışı fazla oluşacak,
Bu arada FED faiz indirimine başlayacak ki; süreç esnasında ABD’de park etmiş paranın yeni yerler aramaya başlayacağı öngörülecek,
Ve takiben enflasyonda düşüş emaresini veren ekonomik soğuma iyiden iyiye sinyallerini yakacak (Bu göstergeler neler diye merak ediyorsanız 5 Temmuz 2024 tarihli ‘Merkez Bankası Faizi Ne Zaman İndirecek?’ başlıklı köse yazımı okumalısınız).
İşte bu durumda bir sonraki kredi not artışı gelir ve takiben TCMB’ye faiz indirimi için ihtiyaç duyduğu itici güç sağlanmış olur.
“Unutmayın,
Faiz düşerken tahvil fiyatları artar.
Zaten FAİZ DÜŞÜŞ sürecindeki GERÇEK KAZANÇ tam da burada ortaya çıkar.
Bu bahisle, finansal strateji kapsamında yabancılar önce tahvile girerler, faiz indiriminde tahvil değer artışında ciddi getiri elde ederler; bu süreç esnasında da bir kısım tahvilleri (genellikle stoklarının %30’u kadarını) satmadan teminat vererek kullandıkları TL kredi ile borsaya yönelir ve kaldıraçlı getiri sağlarlar.
O yüzden,
Görünen o ki artık TAHVİL ALINABİLİR!
Ancak, getiri maksimizasyonu temin etmek için aldığınızın yeni ihraç tahviller olup olmadığına dikkat edin. Muhakkak, ilerleyen süreçte Hazine ihraçlarını takip edin.
Şayet özel bankacılık müşterisiyseniz bankaların elindeki tahvilleri satın alabilirsiniz.
Eğer, özel bankacılık imkânınız bulunmuyorsa, tahvil yatırımı için en kesin yol, tahvil ağırlıklı fonlara yatırım yapmak olacaktır.
Çünkü Türkiye’de halen bireyselin tahvil alıp satabilmesine imkan tanıyan bir platform yok.
Umut ediyorum SPK bu konuda çalışmalarını yapar ve bu tür bir platformu hayata geçirir.
Ve son bir kelam…
Faiz indirim süreci için, yabancı kuruluşların da raporlarında belirttiği üzere en önemli risk NAS politikasına yani negatif reel faize geri dönüş.
Sn. Cumhurbaşkanı bu olasılığı ortadan kaldırdığı taktirde yabancı girişleri hızlı bir şekilde gerçekleşecektir.
Bunu yolu ise, duayen gazeteci Remzi Özdemir’in dediği gibi, bu politikanın hata olduğunun net bir itirafı olacaktır.
Sevgi ve vicdanla kalın…
Prof. Dr. Soner GÖKTEN