Merkez Bankası’nın faiz toplantısına günler kala ekonomist Uğur Gürses, faiz koridoru ne olmalı sorusuna yanıt verdi.
Gürses, kendi blogunda yayınladığı yazıda şunları söyledi:
Merkez Bankası’nın 23 Temmuz günü yapacağı PPK toplantısında likidite fazlasının çekilmesi konusunda yeni politika adımları bekleniyor.
TEPAV’ın Para Politikası Değerlendirme Notu’nda (13. Madde) şu öneriliyor:
“Öte yandan, son zamanlarda Merkez Bankası’nın bankacılık sisteminden likidite çeker konumuna geldiği gözlenmektedir. Özellikle döviz alımları nedeniyle bu durumun uzunca bir süre devam edeceği öngörülüyorsa, çok yakın bir gelecekte politika faizinin, koridorun alt sınırı olan ‘gecelik borçlanma faizi’ olması gerekecektir. Bu durumda, o dönemde geçerli olan politika faizinin düzeyini korumak için koridorun yukarıya doğru kaydırılması gündeme gelecektir.
Bunun, para politikasının sıkılaştırılması anlamına gelmediği açık biçimde anlatılmalıdır.”
Peki cari faiz oranları nerede?
Merkez Bankası’nın politika faizi yüzde 50 (haftalık repo), gecelik borçlanma faizi yüzde 47, gecelik borç verme faizi ise yüzde 53’te.
Notta, yüzde 47’lik gecelik borç alma faizinin yüzde 49’a çekilmesi öneriliyor. Peki neden? Azaltılan swaplar ve döviz alımları nedeniyle oluşan bir likidite fazlası var. Muhtemelen de döviz alımlarının devamı halinde kronik bir likidite fazlası oluşacak.
Peki Merkez Bankası oluşan likidite fazlasını her gün gecelik vadede mi çekmeli? Bu yüzden mi borçlanma faizini yukarı çekmeli?
Seçeneklere bakalım:
Koridoru alttan daraltma ve aynı zamanda vadeli depolarla APİ yapılması
Vadeli depolarla çekmeyi düşünüyorsa gecelik borçlanma oranını da TEAPV önerisi gibi yüzde 49’a çektiğinizde ne olur? Diyelim ki 1 aylık vadeli depo ihalesinde yüzde 49.5’la çekiyorsunuz. Gecelik olarak Merkez Bankası’na borç vermenin getirisi yıllık bileşik yüzde 63.2, 1 aylık yüzde 49.5 ile Merkez Bankası’na depo vermenizin getirisi yüzde 62.4 olur. Böylelikle Merkez Bankası “short end”i daha cazip kılmış olur. En önemlisi ekonomik birimlerin TL tercih etmesi için ana mecra olan TL mevduat pazarında para politikasının etkisini azaltmış oluyorsunuz.
Gecelik vadede çekilen ve ertesi gün sisteme dönen likidite midir tercihi?
İkinci seçenek, faiz koridorunun TEPAV önerisinin tersi yönde genişletilmesidir.
Merkez Bankası faiz koridorunu 3 puandan 5 puana çıkarırsa cari durum şöyle olur: politika faizi yüzde 50 (haftalık repo), gecelik borçlanma faizi yüzde 45, gecelik borç verme faizi ise yüzde 55’te. (Ya da asimetrik olarak yüzde 45-53 olarak)
Merkez Bankası böylece yüzde 45’lik faizle, elinde likidite fazlası olan bankaları gecelik vadede kalmaları halinde cezalandırmış olacaktır. Bankalardaki likidite yönetiminin iyi yapılmasını teşvik edecektir. En önemlisi Merkez Bankası’nın ihaleyle yine aylık yüzde 49.5’la depo borç aldığını varsayalım; bu durumda, yüzde 45’e- yüzde 49.5’luk eğride, yüzde 49.5 TL mevduat piyasasının da ana çıpası olacaktır.
Likiditenin vadeli olarak çekilmesi gecelik likidite fazlasını azaltacak, para politikasını daha etkili hale getirecektir.
İlk seçenekte gecelik vadede likidite fazlasını gecelik olarak yüzde 49’la Merkez Bankası’na plase edebilen banka için (cari durumda yüzde 47) aylık yüzde 49.5’luk depoların mevduat pazarında çıpa olma niteliği azdır. Gerektiğinde gecelik bol likiditeye ertesi gün ulaşabilirsiniz.
Koridorun genişletilmesi hızlandırılmış ve ‘kuvvetlendirilmiş’ depo ihaleleri ile birlikte para politikasının etkinliğini arttıracaktır. Daha fazlası Merkez Bankası bu koridor genişletmeye depo ihalelerinin de vadesini uzatma adımını atarsa hatta Merkez Bankası Bonosu ihraç ederse kombine olarak istediği amacı elde edecektir; hem likidite fazlası eritilecek, yeni girecek likiditeyi de emecek, mevduat piyasasında da TL’yi cazip kılacak oranların kalıcı olmasını sağlayabilecektir.