Ne yazık ki bankaların şube müdürleri eski itibari ağırlığa sahip değil artık…
Müdürlük mevkinin teknesi su alıyor.
Ve son zamanlarda,
Doğal bir sonuç olarak sıkça görmeye ve duymaya başladık;
Portföy yönetmeye çalışan,
Adeta çantacılık yapmak misali onun şapkasını buna; bunun şapkasını ona giydirmeye çalışan,
İstifa edip borsacılık yapan,
İstifa etmeden ek gelir sağlamak uğruna müşteri güvenini çıkarına kullanmaya çalışan şube müdürlerini.
Hatta şube müdürü olup, şahsi kredi kullanıp borsaya yatıranı bile var.
Sistem o denli bir kargaşanın ve zaafın içerisine girmiş vaziyette ki;
Denetim mekanizması, çözümü şube müdürlerinden neredeyse tüm yetkileri almakta bulmuş.
Diğer bir ifadeyle şube müdürünün adı kalmış ancak gücü el çektirilmiş.
Neden böyle diye sorgulandığında üç temel sebep karşımıza çıkıyor.
Birincisi geçim sıkıntısı.
Bedava araba, telefon ve prim için gece gündüz demeden gösterilen bir çaba var.
Lakin maaş, harcanan emeğe karşın kuş misali.
E hal böyle olunca; şahsi ihtiyaçlar ve muhtaçlık ön plana çıkıyor.
İkincisi hedef baskısı.
O denli yükleniliyor ki;
Hedefi tutturmak için etik değerlerden sapılıyor;
Tutan hedefler karşısında elde avuçta oluşan boşluk nedeniyle şahsi menfaatler devreye giriyor.
Yapılan baskıdan nasibini alan şube personeli de cabası…
Üçüncüsü ise makamın itibar kaybı.
Odası var lakin kapısı açık, öylesine bir oda işte…
Giren çıkan gırla.
Liyakat hiç olmadığı kadar ikinci planda.
Maksat ‘TENCERE TAVA SATMAK’ ya; kim bakar bilgisine, eğitimine veya tecrübesine…
Mevcut durum itibariyle şube müdürlüleri dışarıdan süpermen gibi gözükse de dertli birer çalışan vaziyetine gelmiş durumdalar.
İstisna kurumlar ve istisna müdürler haricinde yadsınamayacak sayıda olanı mutsuz.
Bu mutsuzluk şubelerindeki çalışanlara da sirayet ediyor.
Mobbingden kişisel kaprislere; depresif bir tablo ortaya çıkıveriyor.
Çağımızın ileri finansal çözümlerini yakalamak bir yana, temel finansal okuryazarlık noksanlığı dahi olan şube müdürleri bile portföy yönetmek gibi yan yollar arıyor, yan yollara sapıyor.
Kısaca DIŞI SENİ, İÇİ BENİ YAKAR misali,
Müdürler basamaksız kariyer süreçlerini geçiriyorlar…
Tekrar edeyim, sayıları hiç de az değil!
İşte bu vahim tabloda, şube müdürleri teker teker BORSACI olma sevdasına kapılıyor.
Sevgi ve vicdanla kalın…
Prof. Dr. Soner GÖKTEN