Çok beklenen kripto varlık yasası çıktı.
Yasayla birlikte Türkiye’de FATF’nin Gri Listesi’nden çıktı.
Ülkemiz için çok çok güzel bir gelişme, hepimize hayırlı olsun.
Artık yetki SPK’da. İlk iş hali hazırda Türkiye pazarında faaliyet gösteren Sanal Varlık Hizmet Sağlayıcıların yani bildiğimiz adıyla kripto para borsalarının düzenlemeye uygun şekilde faaliyet gösterebilmek adına SPK’ya gerekli başvurularını yapmalarında.
Böylece kripto borsaları tarafında çok daha düzenli ve güçlü bir yapıyla umuyorum ki karşılaşacağız.
Ancak BTCTurk’ün uğradığı siber saldırı sonrası yazımda da belirttiğim üzere kripto varlıkların kendi teknik dünyası ve “yüksek riskli” doğasıyla uyumlu düzenlemelere ihtiyaç var.
Bir gecede 55 milyon dolar çalınabiliyor bu piyasalarda! Daha fazlası çok daha kısa sürede de gerçekleşebilir!
O yüzden kripto para borsalarına sadece finansal denetim yetmez, teknik denetim de şart! Sanıyorum o tarafta yetki TÜBİTAK’ta olacak gibi.
Ama yazının başlığında da belirttiğim gibi, bunlar işin lelesi… Yani zaten olmazsa olmazı ve her ülke tarafından yapılan işlerdi.
Peki ya lolosu?
Yani inovasyon? Türkiye’yi blokzinciri ekosisteminde cazibe merkezi haline getirecek adımlar? Yatırım çekecek, istihdam yaratacak, katma değer üretecek projeler?
Daha önce yine yazılarımda sıklıkla belirtmiş, bu noktada bir yol haritası da önermiştim.
Yani kripto varlık borsaları bu işin temelidir. Oradan ne bir inovasyon çıkar ne de katma değer…
Olsa olsa Türkiye’deki kripto varlık yatırımları düzene girer, devlet bir miktar vergi geliri elde eder, kara para ve suç gelirlerinin transferi kısmen de olsa önlenmiş olur.
Blokzincirinin katma değerli tarafında ise başta varlık tokenizasyonu olmak üzere blokzinciri teknolojisinin gücünü arkasına alan uygulamalar var.
Dijital finans ve bankacılığın geleceğini oluşturan web3 ve metaverse var.
Ama bütün bunlardan ülkece yararlanabilmemiz, yenilikçi projeler üretebilmemiz için atmamız gereken adımlar var.
Bunlardan ilki Türkiye Milli Blokzinciri ve Dijital Varlıklar Strateji Belgesi’dir. Bu yol haritası geniş bir paydaş kitlesinin ortak çalışmasıyla ve kamunun yönlendirici rolüyle hazırlanmalıdır.
Sonrasında ise hızla uygulamaya konmalıdır. Uygulama adımlarından en önemlisi, bu alanda projeler üretmek, denemeler yapmak, fikirlerini hayata geçirmek isteyen girişimciler, fintekler, startuplar için bir “sandbox” yani kum havuzu oluşturmaktır.
Bu sayede regülasyon korkusu olmadan girişimciler yeni fikir ve projelerini doğrudan sahada test edebilecekler.
Devamında ise yasal düzenlemenin sadece kripto para borsalarıyla sınırlı kalmaması ve başta varlık tokenizasyonu olmak üzere yenilikçi ürün ve hizmetlerin tüm dünyaya Türk girişimleri, fintekleri ve bankalarınca sunulabilmesi için gereken adımların atılması gerekiyor.
İşte bu işin “lo lo”su da budur…