Dönemin Yargıtay Başkanı Mehmet Uygun,
1998 Adli Yıl açılışında,
“Vicdanıyla cüzdanı arasına sıkışan hâkimin kararının tam ve sağlıklı olacağını düşünmek, insan aklına ters düşer” demişti.
Bu söylem üzerinden çeyrek asır geçti.
Öyle ya da böyle, yeterlidir ya da değildir; adalet sistemi yargı mensuplarının olanaklarını her daim iyileştirmek adına bir politika güttü.
Kısacası söylem etki alanı yarattı, neticeyi az ya da çok getirdi.
Adalet…
Yani başkasının hakkını ortadan kaldırmayacak şekilde, hakların bireyler arasındaki dağıtımı sadece yargısal kararlarda önem arz etmiyor.
Tabi ki hukuk herkese lazım ve son derece önemli ancak;
Günümüz liberal kapitalist dünyada zenginlik güç merkezinin ana silahını oluşturuyor.
Ve haksız zenginleşme ise adalet duygusunu ortadan kaldırıyor.
Sermaye piyasaları liberal kapitalizmin yarattığı en cafcaflı podyumlar.
Borsalar ise servet maksimizasyonu için keşfedilmiş oyun alanları.
İşte buradaki kalite veya kalitesizlik; ülkelerin sürdürülebilir fon tedarikini sağlıyor veya servet transferine odaklanılmış haksız zenginleşme alanları yaratıyor.
Kısaca, bu podyuma çıkıp zengin olunduğunu gördükçe; liberal kapitalizm tüccarları sıraya girerek otoritenin yani Sermaye Piyasası Kurulu’nun kapısını aşındırmaya başlıyorlar.
Kaliteli bir vitrin için ELEK GÖREVİ gören SPK’nın tek dayanağı ise beşerî sermaye.
Yani otoritede çalışan insan kalitesi.
Alanlarında iyi olmak, piyasanın diğer paydaşlarından her zaman daha çok bilmek; daha iyi eğitimli olmak zorundalar.
Zira, oyunun kurallarını SPK çalışanları koyuyor.
Sadece bununla kalmıyorlar…
Devlet ciddiyetinde giyinmek, yaşamak durumundalar.
Ve en önemlisi kimseye karşı boyun eğmemeliler, kimseye karşı alta kalmamalılar!
Gel gör ki,
Denetime gittikleri vakit; misal dört büyükler diye tabir edilen yabancı markaların altında çalışan bağımsız denetçilerin gidebildiği restoranlara gidebiliyorlar mı?
Demek istediğim mizanseni düşünün lütfen…
Onlar bir SPK çalışanını öğlen yemeğe davet ettiklerinde otoritenin görevlisi hayır gelemem derse bir türlü, şayet giderse başka türlü.
Acaba günlük harcırahla kendi yemek hesabını dahi karşılayabiliyor mu?
Ne gerek var yemeğe demeyin…
SPK çalışanlarının etkileşim içerisinde oldukları sektör, şirketler ve ortam bu sosyal ortamı gerektiriyor.
Veya,
Karşısında milyarlarca liralık servete ulaşacak bir patronun halka arz dosyasına bakan bir SPK uzmanı acaba kaç lira maaş alıyor?
Yoksulluk sınırının çevresinde gezinen beyaz yaka uzman; hangi şevkle ve idealizmle bu patronun dosyasına bakabilir?
Ey SPK diyenler!
Fütursuzca otoriteden medet umanlar…
Hep diyorum, SPK’nın yatırımcının parasını korumak gibi bir görevi yoktur.
Lakin, TFRS 13 gereği piyasanın makul fiyat oluşumunu tesis etme gibi bir görevi vardır.
Uzmanlar bunu sağlamak için üç beş paraya insanüstü bir gayretle çalışırken; eğitimsiz bir cahilin ahlaksızca manipülasyon neticesinde yüz milyonlar kazandığını gördüklerinde sizce ne hissediyorlardır?
Kısacası,
Paydaşları milyonlarla oynayan piyasanın otoritesinin çalışanları geçim sıkıntısı yaşamaktadır.
Kısacası,
Borsa ağaları karşısında otorite çalışanlarının boynu bükük kalmaktadır.
Kısacası,
Her seferinde, milyonluk veya milyarlık hale gelmiş obez ve ahlaksız manipülatörler ulaştıkları kitlelerin abisi, hocası veya üstadı olurken; işler ters gidince SPK yani otorite çalışanları zar zor geçinmenin yanında bir de üzerine günah keçisi haline gelmektedirler.
Ve bunca negatif koşula karşın onurla ve vicdanla ellerinden gelenin en iyisini yapmaya devam etmektedirler.
Kanımca,
Acilen SPK çalışanlarının hayat standartlarını yukarıya çekecek düzenleme yapılmalıdır.
Eğer mümkün görünmüyorsa basit bir çözüm yolu vardır!
Döner sermaye benzeri bir havuz sistemi getirilmelidir.
Yasal çerçeve buna uygundur, kimse itiraz edemez veya ses çıkaramaz.
Ne demek istiyorum?
Örneğin, bir işletme halka arz başvurusu yapıyor.
Başvuru ücreti haricinde, geri alınmamak üzere, dosyanın büyüklüğüne göre sürecin maliyetlerini karşılayacak bir bedel, SPK uhdesindeki bir havuz hesaba yatırılmalıdır.
Dosyayı yürüten takım, tüm masraflarını buradan karşılamalı, ayrıca dosya başına buradan gelir elde etmelidir.
İşin esası da bunu gerektirmektedir, böyle de olmalıdır…
Zira, vergi geliriyle patronun zenginleşmesi arasında kamusal bir hizmet ilişkisi yoktur.
Gözetim denetim faaliyetleri dahil olmak üzere tüm işlemler için SPK havuz sistemi oluşturulmalı ve sistem bu mantıkla işletilmelidir. Bu sayede uzmanların hayat kalitesi artırılabilecektir.
İşin pratik gerçeği; sermaye piyasası paydaşlarının otoriteden hizmet alan müşteriler olduğudur.
Böyle bir çözüm; olası suistimalleri önlediği gibi SPK çalışanlarının ideallerini canlı tutacak; şevklerini yerine getirecektir.
Ve daha önemlisi; önceden olduğu gibi ülkenin en parlak beyinlerinin birinci tercihi gene SPK olacaktır.
Sevgi ve vicdanla kalın…
Prof. Dr. Soner GÖKTEN