Öncelikle hemen belirteyim…
Hayat kalitesi optimizasyonunu sağlamaya çalışan ekonomi siyasetten ayrılamaz.
Diğer bir ifadeyle, ekonomik kararlara temel teşkil eden politikalar siyasi eğilimin bir neticesi olarak oluşur ve bunlara günün sonunda halk karar vermiştir.
Lakin aynı zamanda ekonominin yönünü tayin eden kararlar da salt siyasi baskılara maruz bırakılmamalıdır.
Diğer bir ifadeyle kurumsal kalite, yani adına yapısal reformlar denilen kapsamda yer alan olgular temin edilmeli ve neticesinde ekonomik kararlar belirli grupların imtiyaz elde etmesini önlemelidir.
İşte bu nedenle misal Merkez Bankası bağımsızlığı temin edilir, bununla birlikte ülke kaynaklarının sevki kararları Meclis nezdinde bütçeyle milleti temsil hakkı kazananların onayına sunulur.
Bu konu uzar gider…
Nitekim yıllardır da gerek uygulamacılar gerekse de akademisyenler tarafından tartışılmakta.
Bu hususa değinmemin temel nedeni ise,
Türkiye’nin mevcut iktisadi vaziyetinde ÇIKIŞ İÇİN yapılaması gerekenlerin siyasetle ilgisi kalmadığı gerçeğidir!
Yani,
İster Ak Parti, ister MHP, ister CHP, ister İyi Parti olsun…
Reçete net!
Bugün için böyle…
İfade etmek istediğimi basitleştireyim.
Bir an için iktidar ve muhalefetin yerlerini değiştirelim.
İki katı ücret artışı mı yapılacak? Emin olun yapılmayacak.
Yapılamaz!
Zira döviz lazım, bütçe açığı var, yabancının gelmesi faiz ve devalüasyona bağlı, ekonominin düzlüğe çıkışı için resesyon göze alınmalı ve yapısal reform ihtiyacı cabası…
Bu noktaya gelinmesinin nedeni geçmiş…
Yani GEÇMİŞ GİTMİŞ.
İşte bu mevcut durumda,
Türkiye ekonomik bunalımdan çıkış için para politikasına sığınmış vaziyette.
Sıkılaşıyoruz. Yani faiz artırıyoruz ve devalüasyon seçeneği her daim gündemde.
Peki, para politikası tek başına yeterli mi?
ASLA DEĞİL.
Kapsamlı bir tasarruf paketi içeren orta vadeli bir mali politika henüz görmedik.
Veya ben göremedim.
Sadece bu mu?
Ek olarak, yapısal reform stratejisi içeren bir program teşkil edilmeli.
Bu bahisle de Meclis devreye girmeli.
O halde kendi kendime sormadan edemiyorum, TCMB YALNIZ MI KALIYOR?
Anlaşılan o ki,
Seçimler bitene kadar idare edilecek.
Sonrasında ise ne olacak izleyip göreceğiz.
Lakin her geçen gün kartopu yuvarlanarak büyüyor.
Yani ödenecek bedelin ağırlığı artıyor.
Sevgi ve vicdanla kalın…
Doç. Dr. Soner GÖKTEN