İktisadi kararlar,
Finansal kararlar,
Hatta sosyal kararlar,
Orta ve uzun vadeli planlamalara dayanır.
Kısa vadeli taktiksel davranışlarla orta ve uzun vadeli hedeflere ulaşılır.
Bu bahisle hemen belirteyim,
STRATEJİ kavramı, basitçe, orta ve uzun vadeli planlamaları ifade eder.
Dolayısıyla, bir stratejiden bahsediliyorsa, anlatılmak istenen, ilgili konuda orta ve uzun vadeli bir planın ve o plana dayalı olarak belirlenmiş orta ve uzun vadeli hedeflerin var olduğudur.
Orta ve uzun vadeli planlama ise POLİTİKA kavramının karşılığıdır.
Ve bu yüzden, kısaca, belirlenmiş bir stratejinin başarıya ulaşması için POLİTİK RİSKİN MİNİMUM olması gerekir.
İşte bu nedenle,
Politik riskin ne olduğunu bilmeli, onu tartmalı ve kararlarımızı buna göre almalıyız.
Ve emin olun ki; politik risk minimize edilmeden YAPISAL REFORMLAR hayata geçirilemez.
‘Politik risk’ kavramı literatürde şu şekilde tanımlanmaktadır;
Politik risk, egemen bir yönetim gücü tarafından önceden belirlenmiş olan ‘OYUNUN KURALLARINDA’ beklenmeyen ve aniden gerçekleşen bir değişiklik olma olasılığıdır.
Yani bu ne demek?
Çocuğa anlatır gibi anlatayım…
Kuralları önceden belirlenmiş ve ilan edilmiş bir futbol maçına çıkıyorsunuz.
Kadronuzu ve taktiklerinizi mevcut kurallara göre şekillendirdiniz.
Hakem düdüğü çalıyor ve maç başlıyor.
Takımınız 55. dakikada ceza sahası içinde karambolden golü atmış ve öne geçmiş.
Dakika 80 ve golün sadece ceza sahası dışından atılırsa geçerli olacağı açıklanıyor.
Yani kurallar birden ve aniden, öngörülemez şekilde ve üstelik maç oynanırken değişiyor.
Emin olun, bir daha o federasyonun egemen olduğu herhangi bir maça çıkmazsınız.
Özellikle 90’larda politik risk ve ekonomik kalkınma ilişkisi üzerine çok sayıda ve genel geçer sonuçlar barındıran uluslararası çalışmalar yapılmıştır.
Çalışmaların ve araştırmaların ulaştığı genel kanı şudur: Yüksek düzeyde politik risk, ekonomik kalkınmayı olumsuz etkileyebilecek istikrarsızlık yaratır.
Birkaç örnek vereyim;
Chen ve Feng’in (1996) rejim istikrarsızlığının, siyasi kutuplaşmanın ve hükümet baskısının ekonomik kalkınma üzerinde olumsuz bir etkiye sahip olduğunu ortaya koymuşlardır.
Alesina ve Perotti (1996), yüksek düzeyde sosyopolitik istikrarsızlığın belirsizliği artırdığı ve yatırımları azalttığı sonucuna ulaşmışlardır.
Brunetti (1997), ülkeler arası ekonomik kalkınma düzeylerindeki farklılaşmada, politika oynaklığı ve öznel siyaset algısının en önde gelen etkenler olduğu sonucuna varmıştır.
Örnekleri çarşaf çarşaf uzatabiliriz.
Velhasıl, politik risk artarsa,
CDS artar,
Faiz artar,
Kur artar,
Yani her şeyin fiyatı; herkesin kendini geleceğe karşı güvene almak istemesinden dolayı artar.
Lakin,
Hayat kalitesi düşer,
İnsan sermayesi kaybedilir,
Gelir dağılımı bozulur.
Sevgi ve vicdanla kalın…
Doç. Dr. Soner GÖKTEN
Referanslar
Alesina, A., and R. Perotti. 1996. “Income Distribution, Political Instability, and Investment.” European Economic Review 40 (6): 1203–1228.
Brunetti, A. 1997. “Political Variables in Cross-Country Growth Analysis.” Journal of Economic Surveys 11 (2): 163–190
Chen, B., and Y. Feng. 1996. “Some Political Determinants of Economic Growth: Theory and Empirical Implications.” European Journal of Political Economy 12 (4): 609–627.