12. KALKINMA PLANI, GÖÇ VE İSTİHDAM
Enflasyon, kur, faiz kısır döngüsü üzerine tartışmalar yoğun bir şekilde devam ederken, bu tartışmaların gölgesinde kalan ve TBMM’de onaylanan 12. Kalkınma Planı (2024-2028) 1 Kasım 2023 tarihli Resmî Gazete ’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Bu tür dokümanlara olan ilgi ve güven gittikçe azalıyor. Bunun bir nedeni, kısa dönemde çok şey değişebildiği için dikkatlerin günlük, hatta anlık gelişmelere odaklanmış olması. İkinci bir neden, geleceğe dönük öngörülerin bulunduğu plan, program veya raporlarda taahhüt edilen amaç ve hedeflerin gerçekleşip gerçekleşmediğinin hem bu dokümanları oluşturanlar, bunları denetlemek durumunda olanlar ve kamuoyu tarafından ciddi şekilde takip edilmemesi hatta bu taahhütlerin ayak bağı gibi görülmesi.
Her şeye rağmen, kalkınma planları çok önemli dokümanlar ve bu dokümanlarda yer alan her satırın ciddiyetle okunması, irdelenmesi ve dikkatle takip edilmesi şart. 12. Kalkınma Planın İstihdam ve Çalışma Hayatı Başlığı altındaki kısmında göç ile bağlantılı istihdam politikalarına yer verilmekte. Bu tedbirler 700, 701 ve 702. Maddelerde ifade edilmekte.
700.Nitelikli işgücü kaybı önlenecek ve yurt dışında çalışan nitelikli vatandaşlarımızın Türkiye ile bağları güçlendirilerek mesleki bilgi ve tecrübe aktarımını sağlayacak mekanizmalar geliştirilecektir
Söz konusu madde “Beyin Göçü” olarak ifade edilen, her zaman Türkiye’nin gündeminde olan ve son yıllarda iyice yoğunlaşan bir probleme dikkat çekiyor. Bilgi, beceri ve yetenekleri ile Türkiye’ye yüksek fayda ve getiri sağlayan ve sağlaması beklenen nüfusun Türkiye’den ayrılıp başka ülkelerde çalışmaya başlaması Türkiye açısından önemli bir kayıp olarak görülmekte. Bu sorunun halen hangi noktada olduğunu gösteren, kapsamlı ve sürekliliği olan bir çalışma yok. Bununla birlikte, Türk Tabipler Derneği’nden alınan bazı veriler geçmiş yıllara göre daha fazla tıp doktorunun yurt dışında çalışmak üzere Türkiye’den ayrıldığını gösteriyor. Diğer yandan, benim de kişisel bir gözlemim var; Tanıdığım pek çok ailenin üzerlerine titreyerek, büyük çaba göstererek eğitim almasını sağladığı çocukları ya yurt dışında çalışıyor ya da yurt dışına çalışıyor.
Gelişmiş ülkeler ise göç politikalarını yetenek avcılığı temelinde yürütmeye çalışıyorlar ve ciddi planlamalar yapıyorlar. Örneğin; Kanada bu ay başında yayınladığı 2024-2026 göç planlamasında sağlık, teknoloji, mühendislik, imalat, inşaat, ulaşım ve tarım sektörlerindeki insan kaynağı açığını kapatmaya odaklandığını açıkladı.
Yine, bu ay başından itibaren, Almanya Avrupa Birliği dışından da ülkeye yüksek nitelikli işgücü girişinin yolunu açtı. ABD’nin dünyadaki nitelikli işgücünü nasıl vakumladığı zaten biliniyor. Mevcut koşulları ile Türkiye’nin nitelikli işgücünü gelişmiş ülkelere kaptırma riski halen devam ediyor.
701.Ülkenin ihtiyaç duyduğu alanlarda nitelikli yabancı işgücünün istihdamı artırılacaktır
Söz konusu madde 9 (2007-2013), 10 (2014-2018) ve 11(2019-2023) kalkınma planlarında da bahsi geçen bir konu. Buna karşın, son 16 yılda Türkiye’de yabancı işgücü istihdamını kolaylaştıran birtakım düzenlemeler yapılmış olsa da bu süre içinde hangi sektörlerde hangi mesleklerde nitelikli yabancı iş gücü alımı ihtiyacı doğduğuna, bu ihtiyacın ne kadarının nasıl karşılandığına dair bir veri veya rapor yok.
Diğer taraftan, OECD tarafından hazırlanan ve ülkelerin nitelikli insan gücünü ülkelerine çekebilme cazibesini ölçen 2023 yetenek çekim endeksinde Türkiye nitelikli yabancı iş gücüne sunduğu fırsatların kalitesi, kişiye gelecekte sağlayabileceği imkanlar, aile ile ilgili olarak sunulabilecek imkanlar, yetkinlikleri destekleyecek ortam yaratma, yabancı nitelikli işgücüne yönelik yaklaşımlar, vize ve kabul politikaları, sağlık sistemi performansı gibi kriterlerdeki yetersizliği nedeniyle en alt sıralarda yer almakta.
Yine bu yıl yayınlanan ve yatırım ve gelişmişlik, çekicilik ve hazır olma hali gruplarındaki değişkenler göz önüne alınarak hazırlanan International Institute for Management Development (IMD) Dünya Yetenek Sıralaması listesinde Türkiye 64 ülke arasında 48. sırada yer almakta. Türkiye 2015 yılında da aynı sırada yer almaktaydı.
702.Düzensiz işgücü göçü ile mücadele ve uluslararası işgücünün kayıtlı istihdamının artırılması amacıyla çalışmalar yürütülecektir
Türkiye Suriye savaşından sonra yaklaşık büyük bir göç dalgası ile karşı karşıya kaldı. Halen Türkiye’de 3,3 milyon civarında kayıtlı, 300 bin civarında kayıtlı olmayan Suriyeli’nin varlığından bahsediliyor. Bu olay Türkiye’nin demografik dengesi üzerinde bir şok etkisi oluşturdu. Bu göç dalgası ile Türkiye’ye gelenlerden bir milyondan fazla çocuk doğdu.
Göç, doğal olarak talebi artırarak ekonomik canlanmanın yolunu açıyor. Bu dalganın işgücü piyasası üzerinde de etkisi var. Türkiye’de 1 milyon civarında Suriyeli’nin istihdam edildiği, bunların yüzde 90’ının kayıt dışı çalıştığı tahmin ediliyor. Aslında, geçici koruma statüsünde olanlar yasal olarak Türkiye’de çalışma hakkına sahipler. 2016 yılında yapılan bir düzenlemeyle Suriyeliler de dahil olmak üzere geçici koruma statüsünde olanlara çalışma hakkı verilmişti. Buna karşın bu insanlar, kötü çalışma koşullarında, uzun mesai saatleri ve düşük ücretlerle, sigortasız olarak çalıştırılıyorlar. Bunlar bazı sektörlerde Türkler’in yapmak istemediği işlerde çalıştırılırken, bazı sektörlerde Türk işçilerinin yerine daha düşük maliyetlerle çalıştırılabiliyorlar. İş gücü maliyetlerinin düşmesi Türkiye’nin düşük seviyeli teknolojilerle üretilen mal ve hizmetlerinin rekabet gücünü artırmakta, ihracata katkı sağlamakta.
maddenin uygulanmaya başlanması ucuz Suriyeli çalıştıran küçük ve orta ölçekli şirketlerin maliyetlerini ve dolayısı ile rekabet güçlerini olumsuz etkileyecektir. Böyle bir zorlama özellikle Türkiye’deki vasıfsız yabancılar arasındaki işsizliği artırabilecek, bunun da çok ciddi sosyal sonuçları olabilecektir. Burada ilginç olan bir başka husus ,Türkiye’de kayıt dışı istihdam sadece geçici koruma statüsünde olanlarla ilgili bir sorun değil, Türk vatandaşları için de geçerli bir sorun olması. Birinin üzerine gidildiği zaman diğerinin de üzerine gidilmesi gerekir.
Türkiye’nin elindeki nitelikli iş gücünü kaçırmaması ve nitelikli iş gücünü ülkeye çekebilmesi çok önemli. Dünyanın ve Türkiye’nin koşullarına bakıldığında bu şimdilik oldukça güç gözüküyor. Bununla birlikte, bu alanda neler olup bittiğini anlatan nitelikli veri tabanları, nitelikli raporlamalar oluşturulabilirse, bunlarla ilgili olarak kamuoyu ile başarılı bir iletişim kurulabilirse başarı şansı artacaktır. Tabii bunların gerçekleşmesi için de nitelikli siyasetçi, idareci, bürokrat, uzman ve akademisyenlere ihtiyaç var.