Evet bir çoğumuzun beklediği üzere “dijital sanat” kılıfı altında pazarlanan birbirinin kopyası binlerce çizgi karakterden oluşan nitelikli fikri tapular yani NFT’lerin parasal değeri çökmüş vaziyette. Balon patladı! Patlaması da şarttı. Zira ortaya çıkan suni değerler nitelikli fikri tapuların gerçek potansiyelini de örter vaziyetteydi. Piyasadaki 73 bin 250 adet NFT koleksiyonunu inceleyen bir rapora göre söz konusu NFT’lerin %95’inin değeri “sıfıra” inmiş vaziyette. Oysaki zirve yaptığı 2021 Ağustos’unda NFT’ler ayda 2,8 milyar dolarlık bir alım satım hacmine sahipti. Yani Blokzinciri ve kripto varlık ekosisteminde tarihin ilk finansal krizi lale balonunu arayanlar Bitcoin’e değil de NFT’lere göz atsa aradıkları balonu bulacaklardı. Bu sonuç kaçınılmazdı zira piyasadaki NFT’lerin %99’unun tek vaadi trendleri kaçırmaktan korkan ve geçici popülerlik unsurunun esiri olan bir kitleye arzuladıkları zümrenin üyesi olma imkanıydı. Öyle ki bir ara dünya NFT maymunu olanlarla olmayanlar olarak ikiye ayrılmıştı! Yani paraya kolay erişen kitlenin ihtiyaç duyduğu oyuncak bulunmuştu. Ama merak etmeyin, bu yazının konusu “bakın biz demiştik” değil, NFT’ler gerçekten ne vadediyor sorusunun yanıtı.
Sahi neydi NFT?
Paramedya’daki HapFinans bölümünü takip edenler bilecektir ancak yeniden hatırlatalım. Nitelikli fikri tapu yani NFT, dijital bir sahiplik belgesidir. Yani dijital ortamda, fiziksel ya da sanal bir varlığa sadece sizin sahip olduğunuzu ispatlayan kriptografik bir kayıttır. Bu kayıt blokzincirinde saklandığı için kopyalanması, değiştirilmesi veya silinmesi mümkün değildir. Tıpkı gerçek hayattaki tapu gibi, her NFT şekil olarak birbirine benzese de içeriği farklıdır haliyle birbiriyle aynı değerde değildir. İki yan yana arsanın tapularına baktığınızı düşünün, bunlar yan yana, üstelik tapuların tipi de birbirine çok benziyor, öyleyse bu iki arsa aynı değerdedir diyebilir miyiz? İşte NFT’lerde de durum böyledir.
Peki NFT ne sağlar?
NFT’ler daha önce mümkün olmayan bir şeyi yani dijital sahipliği mümkün kılar. Hiçbir kuruma, kuruluşa bağlı olmadan, bir varlığın dijital sahipliğini belgelemenin yoludur. Gelin somutlaştıralım. Varsayalım ki sosyal medyada çok aktif bir kullanıcısınız. Mesela çok takipçili bir X (Twitter) hesabınız, yüzbinlerce aboneli bir Youtube kanalınız ve yine yüzbinlerce takipçili bir Instagram hesabınız var. Çok ciddi mesai harcayıp bu platformlara içerik üretiyor, yayınlar yapıyorsunuz. Yani dijital dünyada üreticisi olduğunuz binlerce eseriniz, dev gibi bir ayak iziniz var. Peki X’teki tweetlerinizin, Youtube’daki yayınlarınızın ya da Instagram’daki fotoğraflarınızın dijital sahipliği gerçekten sizde mi? Yoksa o platformlarda mı? Bu kurumlar isterse dijitaldeki mevcudiyetinizi saniyeler içerisinde sonlandırabilir. Youtube kanalınızı kapatıp içeriklerinizi silebilir. Ayrıca her ne kadar o içerikler sebebiyle bir miktar gelir elde ediyor olsanız da aslan payı daima platformlarındır. Özetle tüm o dijital varlıklarınızın gerçek sahibi onlardır.
İşte NFT’ler kullanıcılarına dijital varlıkları üzerinde tam yetki ve kontrol imkanı sağlarlar. Zaten NFT neden değerlidir, neden gelecekte daha fazla konuşacağız ve kullanacağız sorusunun yanıtı da bu özelliğinde saklıdır. Yoksa mesele eline bir tablet bir kalem alanın çizdiği maymunlardan 10 bin kopya yapıp insanlara milyonlarca dolara satması değildir. Tam bu noktada bir ayrım yapmakta yarar var. NFT’leri kullanarak dijitali ve blokzincirini sanatla buluşturan bir avuç harika zihin de yok değil. Gururumuz Refik Anadol onlardan biridir. Bu sanatçılar için NFT sadece bir araçtır, ancak sözünü ettiğimiz kopyala yapıştır “jpeg”çiler farklı bir kategori.
NFT’lerle ne yapılabilir?
NFT’ler dijital mülkiyetin kapısını açarak çok ciddi bir finansal ürün ve yatırım havuzu ortaya çıkarabilir. Örneğin bir otel projesinin gelecek beş yıldaki gelirlerinden bir miktar payı temsil eden NFT’ler küçük yatırımcılar için harika bir yatırım aracı, girişimciler içinse aracısız, komisyonsuz ve düşük maliyetli bir finansman aracı olabilir. Devam edelim, daha önceki yazılarımızda “gerçek!” sanat yatırımının ne kadar yüksek getiriler sağladığını ancak giriş bariyerlerinin de getirileri kadar yüksek olduğunu açıklamıştık. Öyle ya, bugün bir Picasso eserine sahip olmak isteseniz ödemeniz gereken meblağlar birkaç milyon İsviçre Frank’ından başlıyor. Peki ya NFT’ler aracılığıyla eserin ufak bir kısmına ortak olabilseydik? Tıpkı hisse senedi yatırımı gibi. İşte o zaman işler değişirdi değil mi? Daha bunun metaverse ve web3 tarafındaki boyutları var, onlara henüz girmiyorum bile!
Yukarıda verdiğim örnekler hayal ürünü değil, hali hazırda İsviçre, Lüksemburg ve Malta gibi NFT’leri birer yasal mülkiyet aracı olarak tanımlayan hukuki düzenlemeleri hayata geçirmiş öncü ülkelerde bu yatırım araçları hızla çeşitleniyor. Yine bu ülkelerdeki bankalar NFT’ler ve varlık tokenizasyonu üzerinden sürekli yeni ürün ve hizmetleri müşterileriyle buluşturuyor. Boston Consulting Group raporuna göre 2030 yılında yani sadece 6 yıl içerisinde NFT ve tokenizasyon pazarı 16 trilyon dolarlık bir varlık büyüklüğünü finansal ürüne dönüştürecek.
Türkiye’nin de Orta Vadeli Plan’da da vurgulanan hedefler çerçevesinde hızla bu alandaki yasal düzenlemeleri hayata geçirmesi ve dünya çapında NFT temelli yatırım araçlarının merkez noktalarından biri haline gelmesini çok önemsiyorum.
Yani evet, mevcut NFT piyasasının balonu söndü, sahne artık “gerçek” NFT piyasasının.