Ben demiyorum.
1946’da kurulan ve ‘The Economist Group’un araştırma bölümü olan ‘The Economist Intelligence Unit (EIU)’ söylüyor. Bankacılık sektöründe 2023’ün ilk çeyrek sonuçları itibariyle yayınladığı raporun adı bu: ‘The end of easy money’ yani ‘kolay paranın sonu’.
Rapor kısaca ne diyor gelin bakalım.
Önemli Çıkarımlar
- Silicon Valley Bank, Signature Bank ve First Republic Bank vakaları ve Credit Suisse’in devralınması artan faiz oranlarının neden olduğu çalkantıların doruk noktasıydı. Lakin mevcut durumun 2008-09 benzeri bir finansal krize yol açması beklenmiyor. Ancak önemli riskler mevcudiyetini koruyor.
- Faiz oranlarındaki artışların marjları yükseltmeye ve hem sağlıksız kredilerden kaynaklı hem de menkul kıymet (bono-tahvil) yatırımlarından kaynaklı kayıpları artırmaya devam etmesi bekleniyor. Özellikle ABD’deki bölgesel bankaların savunmasız kaldığına vurgu yapılıyor.
- Yaşanabilecek banka iflaslarının bazı bankalar için rekabetçi üstünlük yaratacağı öngörülüyor. Lakin bu durum onlar için aynı zamanda kredi yoğunlaşma riski yaratabilir. Diğer bir ifadeyle rapor, bankacılık sektöründe yaşanacak konsolidasyonun bazı bankaları öne çıkarmakla birlikte bu bankalar tarafından verilen kredilerin önemli bir yüzdesinin bir müşteri veya müşteri grubuna kullandırılması sonucunu yaratabileceğini belirtiyor.
- Gelişmekte olan piyasaların (ülkelerin) küresel etki alanında yaşanacak bankacılık sektörü dalgalanmalarından önemli ölçüde etkilenmeyeceği öngörülmekte. Rapor, gelişmekte olan ülkelerdeki bankacılık risklerinin ağırlıklı olarak o ülkelerin borçluluk ve kendi sistematik riskleri çerçevesinde dikkate alınması gerektiğini belirtiyor.
- Bankacılık sektörü düzenleme ve denetim faaliyetlerinin daha katı bir hal alacağı öngörülmekte. Ayrıca raporda otoritelerin banka kurtarma ve ahlaki çöküntü yaratmaktan kaçınma yönünde eğilim gösterdiği belirtiliyor.
- Banka kredi arzının ABD ve Avrupa’da yavaşlayacağı öngörülmekte.
Menkul Kıymet Yatırımlarından Gerçekleşmemiş Kayıplar
Bankalar için mevzubahis en ciddi riskin bono-tahvil varlıklarındaki gerçekleşmemiş kayıp olduğu vurgulanıyor. ABD Bankalarında söz konusu gerçekleşmemiş kayıp 2022 4. Çeyrek itibariyle 620 Milyar $ seviyesine ulaşmış durumda (Yıllar itibariyle gerçekleşmeler aşağıdaki grafikte sunulmuştur) Faiz oranı artışına dayalı olarak belirginleşen bu riskin sonuçları ise SVB ve Signature Bank çöküşünde ortaya çıktı.
İşte bu pencereden ilgili rapor, özellikle ABD’nin bölgesel bankaları üzerindeki riske işaret ediyor.
2018’den bu yana ABD’deki bölgesel bankaların daha büyük finansal kurumların uyması gereken sıkı sermaye gereksinimlerine ve kurallara tabi olmadığının altı çizilen raporda, bir bakıma sektörde bankaların konsolide olacağı öngörülüyor. Diğer bir ifadeyle bölgesel bankaların ortadan kalkma riskinin yüksek olduğu ve ABD bankacılık sektörünün büyük bankalar nezdinde yapılanacağı belirtiliyor.
Tasarruf sahiplerinin varlıklarını bölgesel bankalardan, iflas riski düşük olan ve katı sermaye kurallarına tabi büyük bankalara doğru kaydırması şeklindeki olası davranışı ise, raporda belirtilen öngörünün temel donelerinden en önemlisi olarak karşımıza çıkıyor.
Bankacılık Düzenlemelerinde Sıkılaşma ve Kredi Arzında Yavaşlama Beklentisi
G20 ülkelerindeki, (Eylül 2022’de yapılan anket itibariyle, yeni anket henüz yapılmadı) Basel 3 kriterlerinin (standartlarının) uygulanmasındaki ilerlemelerin son derece farklılık gösterdiğine ilişkin atıf yapılan raporda, 1 Ocak 2023 itibariyle yeni bir dizi ek standardın yürürlüğe girdiğine vurgu yapılmakta (aşağıdaki grafikte son durum belirtilmektedir).
Rapor, mevcut konjonktür itibariyle, Credit Suisse özelindeki başarısızlıktan hareketle sektörün öncekinden daha sıkı denetim ve gözetime tabi tutulacağını öngörmekte.
Gerek bankacılık düzenlemelerindeki sıkılaşma gerekse de artan faiz oranına müteakip ortaya çıkan ekonomik yavaşlama ilerleyen dönemde tek bir gerçekliği gözler önüne serecek; o da PARAYA ARTIK KOLAY ERİŞİLEMEYECEĞİ!
Rekabetçi üstünlük kazanan bankalar sektörün konsolidasyonuyla birlikte kredi kararlarında daha katı süreçler ve kurallar işletecekler. Büyük müşterileri önceleyecekler.
Bu durum 2008-09 benzeri bir finansal krize yol açmayacak lakin kredi arzında belirgin bir yavaşlama yaratacak.
Sevgiyle Kalın
Doç. Dr. Soner GÖKTEN