Mesajınız var!
Tam otobüse bineceğim çağrı merkezi arıyor, “Ebru ben..” diye başlıyor soyadını söylemiyor anlıyorum sizi diyorum, o kayıt altına alıyor görüşmemizi onu belirtiyor. Kayıt altında olunca ben de daha ölçülü oluyorum kayıt olmasa başka şekilde konuşur muydum? Sanmam, ben de bu işleri yaptım çok sakin dinliyorum. “Otobüs geldi sonra konuşalım mı ?” diyorum Ebru’ya. Neyse yarım saat sonra gene arayacağını belirterek kayıt da konuşmamız da kapanıyor. Kayıtta değiliz artık.
Ebru devam ediyor konuşmaya; aslında kariyeri çok hızlı yukarıya doğru gitmiş, yöneticisiyle atışması onun çağrı merkezinde kariyer yapmasına neden olmuş. Esmer, iri gözlü. Siz çağrı merkezindekilerin gözlerini göremezsiniz hatta esmer olduklarını da bilemezsiniz. Güzel ses tonları vardır onu bilirsiniz.
Aslında yüz yüze tanısanız hepsini çok sever arkadaş dost olmak istersiniz ama hayatta kimseye iki dakika ayıramadığımız için onlarla geçirdiğimiz her dakika hep kayıp vakittir! Kayıt cihazlarıdır onların hayatlarını kurtaran.
Ebru devam ediyor; “her gün en az bir konuşma taciz ya da evlenme teklifi şeklinde bitiyor kayıt cihazı sayesinde gene de ölçüyü koruyoruz” diyor. “Her şeyimiz ölçülüyor tuvalete dahi izinle gidiyoruz her çağrı konuşma değerlendirmesi var ayrıca“ diyor. “En yüksek haricindeki puanlar kabul edilmiyor” diyor “hatta tanıdıklar dahi biraz daha düşük puan veriyor ama kabul edilmiyor bizde beş üzerinden beş veren çok azdır” diyor.. “dört de yüksek puan olarak verilir ama hiçbir değeri yoktur diyerek ekliyor. Hep dört verdiğim için yüzüm kızarıyor ama siz görmüyorsunuz yüzümün kızardığını sadece sesleri duyup sinirleniyorsunuz sizin vaktiniz çok önemli ama Ebru işini yapmaya çalışıyor.
Akşam korosu var çocuğu okuldan alıp, annesine bırakacak, oradan koraya, nadir de olsa arada solo şarkı da söylüyor ama siz duymuyorsunuz. Sizin zamanınız çok değerli sadece sesini duyuyorsunuz. “ Gece geç saatlerde çalışma oluyor sonuçta 7/24 hep çalışıyoruz” diyor. Bizler için sabahın köründe görevine geliyor ama biz onu görmüyoruz bizi aradığında da vaktimiz hiç yok. Ebru’ya çok kötü davranabiliyoruz hatta yeter aramayın diye sinirlendiğiniz oluyor neyse kayıtlar Ebru’yu koruyor. Kariyer beklentisi olmasa da çok çalışıyor elinden gelenin en iyisini yapıyor, hiç işine küsmemiş ama siz onu görmüyorsunuz telaşımız var!
Arabayı servise götürüyorum, Olcay çok ilgili benimle, ağbi diyor “çağrı merkezinden arayacaklar sen biliyorsun..” diyerek ekliyor. Tamam diyorum ben de hep 5 işaretliyorum Olcay gerçekten hak ediyor, daha fazlası olsa onu vereceğim ama beş yetiyor.. primleri alırken kesinti olmayacak.
Çağrı merkezleriyle çalışanları denetlemek yeni bir uygulama değil zamanında beni de değerlendirmişlerdi. Hatta ailemin hesapları sebebiyle beni bizimkilere sormuşlardı, minnettar olmuştum iyi not verdikleri için ev halkına. Çağrı merkezleri bir kez de beni, benim çalıştığım şube için araması vardır ayrı hikaye konusu. Sonuçta CRM de hata yapar. Bedelini çağrı merkezi öder.
Hep bir mesaj verme telaşı içerisindeler size verilen metni aktarma telaşındalar her banka, her şirket, su arıtma cihazları derken çağrı merkezlerinden arınmamız gerektiğinin ben de farkındayım. Birileri de ekmek parası peşinde.
Tarık Almanya doğumlu ailesiyle birlikte 15 yaşında Türkiye’ye kesin dönüş yapmış siz Tarık’ı tanımazsınız sesini duyarsınız iyi Almancası sayesinde burada Almanya’ya hizmet verir. Almanlar da bilmez bunu, ucuz iş gücü sebebiyle bir çok Avrupa ülkesi çağrı merkezlerini dışarıda tutar, Tarık da dışarıda tutulanlardan. Çok küfür ediyorlar diye şikayet ediyor. Tam telefon kapanacakken adam başlıyor diyor saymaya… oysa Tarık iki çocuk babası ve çocuk sayısı kadar dil biliyor ama bizim umurumuzda değil vaktimizi çalıyorlar…
Amerika’da pizza siparişlerini Hindistan üzerinden alındığını bileniniz var mı? Çağrı merkezi öyle işte sınır tanımayanlar onlar, zaman da tanımıyorlar. Gecenin kaçı olmuş dur bir arayayım konuşayım diye ne çok orta yaş erkek var bilemezsiniz. Kadınlar da mı var onu da ben bilmiyorum.
Çağrı merkezinde çalışanların Çağrılarını ise kimse duymuyor. Özlük hakları ile mesleki hastalıkları ile kimse ilgilenmiyor. İK çalışanları en son ne zaman Çağrı merkezlerini ziyaret ettiler… biliyorlar mı onların çağrılarını. İki dakikamız yok onları dinlemek için hayat telaşı içerisinde yok olup gidiyor çağrılar…mesajlar onların çok mesajı var aslında ama ….
Ses tonlarıyla hayatımızı kolaylaştıran çağrı merkezi çalışanlarına sevgiyle kalın! E-posta adresim aşağıda ulaşmak isterlerse. Umarım çağrılarınıza cevap bulabilirsiniz.
Mesajlarımıza cevap verin lütfen her şeyi suya yazmış olamayız…
Şişeye koydum mesajımı atıyorum derin sulara umarım sahibinin eline geçer…
https://www.youtube.com/watch?v=ASoydJybFSk
Ertuğrul Sadıkoğlu