DEPREM VE BANKALAR
6 Şubat sabahı, büyüklüğü 7.5 civarındaki iki depremden hemen sonra, Türkiye’nin doğusunda olağanüstü can ve mal kayıpları yaşandığı anlaşıldı. Bunun üzerine, bir taraftan arama ve kurtarma çalışmaları, diğer yandan da yaşama tutunmaya çalışan vatandaşların su, gıda, elektrik, iletişim, barınma gereksinimlerinin karşılanmasına yönelik çabalar yakından izlendi.
Dikkatle izlenen bir başka gelişme de bankacılık sisteminin bu felakete nasıl tepki vereceğiydi. Pek çok kurumun felakete verdiği ilk tepkilerin kamuoyunun beklentilerini karşılayamadığı günlerde, bankacılık sektörünün felakete daha fazla hazırlıklı ve koordineli olduğu görüldü. Üstelik, bu hazırlığın ve tepkinin Türkiye Bankalar Birliği (TBB) tarafından kamuoyuna düzenli duyurularla yansıtılması da karamsar tablo içinde bir başka aydınlık nokta daha oluşturdu. TBB’nin yaptığı duyurulardan depremden kısa bir süre sonra bankaların bölgedeki faaliyetlerini ihtiyaçları karşılayacak şekilde geliştirdiği anlaşılıyor.
Tablo: 1 Deprem Bölgesinde Bankacılık Hizmetleri
Tablo 1’deki rakamlara 17 Şubattan itibaren Elazığ ile ilgili bilgiler de eklendi. Tabloya bakıldığında depremden 24 gün sonra, 2 Mart 2023 tarihinde banka şubelerinin yüzde 67’sinin, ATM’lerin ise yüzde 80’e yakın bir kısmının çalışır duruma getirildiği anlaşılmakta. Diğer yandan yine, depremden hemen sonra bölgeye 27 mobil şube ulaştırıldığı görülüyor. Depremden 24 gün sonra ise mobil şubelerin sayısının 69’a, konteyner şubelerin sayısının 44’e çıktığı görülmekte.
Tablo 2: Depremden En Çok Etkilenen İllerde Durum (23 Şubat 2023)
İl düzeyinde duruma bakıldığında ise Kahramanmaraş, Hatay ve Adıyaman’da bankaların diğer sekiz ile göre çok daha olumsuz etkilendiği görülüyor. Örneğin Tablo 2’de depremin merkezi Kahramanmaraş’ta 2 Mart itibariyle şubelerin yüzde 20’si hizmet verebilecek durumdayken, ATM’lerin de neredeyse yarısının çalışmadığı görülüyor. Oluşan boşluğun mobil şubeler ve konteyner şubeler ile kapatıldığı anlaşılıyor. Deprem bölgesine sevk edilen mobil ve konteyner şubelerin yüzde 60’ının Kahramanmaraş, Hatay ve Adıyaman’a yönlendirildiği görülüyor.
TBB, TCMB ve Bankalar felakete verdikleri tepkiyi raporlaştırmalı
Çok ciddi bir deprem felaketi yaşayan ve büyük can ve mal kayıplarına uğrayan bir ülkenin merkez bankasının başkan yardımcısına depremden sonra finansal sistemi nasıl toparlayabildiklerini sormuştum. O da bana depremin cumartesi gününe denk gelmesinin hızlı toparlanmalarında önemli bir rolü olduğunu söylemişti. Ona göre deprem hafta içinde meydana gelseydi sistemi yeniden çalışır hale getirmek çok daha zor olabilirdi. Bu nedenle 6 Şubat günü (Pazartesi) sabaha karşı, felaketi öğrendiğim anda başkan yardımcısının sözleri aklıma geldi ve haftanın hangi gününde olduğumuza baktım. Kahramanmaraş depremi yeni bir haftanın başlangıcında ve mesai saatleri dışında meydana geldi.
Bu deneyimlerin paylaşılması, gelecek kuşaklara aktarılması çok önemli. Bu alanda akla gelen en iyi örneklerden biri 2011 yılının Mart ayında meydana gelen Japonya depremi ile ilgili olarak Japonya Merkez Bankası tarafından Ekim 2011’de hazırlanan rapordur. Bankanın Ödeme ve Takas Sistemleri Birimi tarafından hazırlanan Büyük Doğu Japonya Depremine Ödeme ve Takas Sistemleri ile Finansal Kurumların Verdiği Tepki başlıklı rapor bu alanda oldukça önemli bir belge niteliği taşımakta. Bu belgeyi mümkün olduğu kadar çok kişiyle paylaşmaya çalışmıştım.
Yine Japonya Merkez Bankası Başkanı Masaaki Shirakawa’nın söz konusu depremden bir ay sonra Kuzeydoğu Asya Risk ve Düzenleme Kurumunda yaptığı Büyük Doğu Japonya Depreminde Finansal Altyapının Kritik Rolü başlıklı konuşması da çok değerli ve ilham verici.
TBB’nin deprem bölgesindeki banka şubelerinin durumu hakkında kamuoyunu bilgilendirmesi de çok iyi bir örnek. Birkaç ay sonra ise deprem sonrasında ortaya çıkan manzara, verilen tepkiler, karşılaşılan güçlükler ve bir sonraki felaket için alınması gereken ek tedbirlerin açıklandığı bir rapor tarihi ve gelecek nesillere ışık tutacak bir belge olacaktır.
Bölgede bir süre daha esnek bir yönetim anlayışı gerekiyor
Bölgede yaralar ve acılar çok taze olduğu için farklı bir yönetim anlayışına ihtiyaç var. Maalesef, bankacı kardeşlerimizden de kayıplarımız var. Bu gerçekten çok büyük bir travma. Bazı bankacı kardeşlerimiz ise yaralandı, bazıları yakınlarını, akrabalarını, iş arkadaşlarını kaybetti. Büyük bir panik ve kargaşanın ortasında kaldılar. Bir kısmı işlerine dönmek ile yakınlarına destek olabilme ikilemi arasında kaldı. İletişim ve ulaşım zorlukları yaşandı. Bazı şubeler kullanılamaz hale gelirken, bazı şubelerin bulunduğu binalara girip girmemekte tereddütler yaşandı.
Bu koşullar altında olağan günlerdeki gibi çalışmak mümkün olmaz. Belki disiplin konusunda biraz daha esnek olunabilir. Çok acil olmayan soruşturmalar ve teftişler bir süre ertelenebilir. İşlemler hakkında daha sık not almak ve tutanak tutmak gerekebilir. Diğer taraftan Mali Suçları Araştırma Kurulunun müşterilerin kimliklerinin ibrazına yönelik esneklikler getirmesi de çok doğru bir hamle oldu. Bankacılık sektörü, deprem bölgesindeki toparlanmaya, sadece hızlı tepkisi, getirdiği mobil ve konteyner şubelerle değil, iyi yönetişim örneği olma özelliğini sürdürerek de katkı sağlayacağı izlenimi veriyor.