Türk bankacılık sektörünü gerçekten Almanya, Hollanda ve dahası birçok Avrupa ülkesi kıskanıyor.
Neden kıskanmasın ki!
Adamların görmediği duymadığı kârları Türk bankaları yapıyor.
Adeta banknot matbaası gibi para basıyor.
Yüzde 500 artan kârlar son bir yılda 5 kat, hatta 6 kat artan kârlar dünyada hangi sektörde var?
Tabii ki Türk bankacılık sektörünü kıskanacaklar.
Gel görelim ki, Avrupa’nın kıskandığı bankacılık sektörünün kötü bir huyu var.
Hani bazı anne ve babalar vardır çocuklarını götürüp evlatlık verirler ya, onun gibi bir şey bu.
Bankalar kendi personelini taşerona vermeye başladı.
AKP ile birlikte başlayan taşeronlaşma şimdi de bankacılık sektörü çalışanlarının başına adeta bela oldu.
Bankalar bir şubede 25-30 personel barındırıyor ama tek bir güvenlik görevlisine bakamayıp götürüp taşerona veriyor.
Taşeronun ana politikası belli.
Asgari ücret.
Koskoca bankanın şubelerini belinde silah ile canı pahasına koruyan güvenlik görevlisine asgari ücret vermek ne kadar vicdanlı bir davranış?
Bunu bazı bankalar yapıyor. Bir de kamu bankası yapıyor.
Taşeron, bu güvenliklerin boğazından geçen ekmeği bile kısıyor.
Daha az yemek ücreti daha az özlük hakkı.
Aynı şubede 25 kişi, birileri 130 lira yemek ücreti alıyor ve öğlen yemeğinde normal yemek yerken, 80 lira yemek ücreti alan taşeron bunu yapamıyor.
Dedim ya taşeron, banka güvenliğinin her şeyinden kısıyor.
Amaç üç kuruş daha fazla kâr elde etmek.
Olayın bir de başka boyutu var.
Banka şubesinin içine taşeron sokmak ne kadar doğru bir davranış?
Mutfaktan tutun da temizlik ve güvenliği taşerona emanet ediyor anahtarı taşerona veriyor.
Taşeron ise asgari ücretle bu insanları çalıştırıyor.
Burada BDDK devreye girmek zorunda.
Bankacılık sektörünün kanayan yarası taşeronlaşmaya, şubelere taşeron sokma uygulamasına son vermeli.