Son dönemde bankalarla ilgili güvenlik zafiyeti haberleri çok gelmeye başladı.
Bankalarda ne oluyor ki, bu akıl almaz soygunlar ve benzeri olaylar oluyor?
Yaklaşık 20 yıldır bankacılık dünyasını inceleyen ve yazan bir gazeteci olarak bazı tespitlerim var.
Öncelikle şunu söylemek istiyorum:
Bu güvenlik zafiyetinin tek sorumlusu ve ona neden olan bankaların üst yönetimidir.
Tabii ki tüm bankalar demek yanlış olur. Ancak çoğunluk uyguladığı personel politikası ile bu açığı kendi yaratıyor.
Nasıl mı?
Karı son bir yılda yüzde 500’e yakın artan bankalar her şubede ortalama 20 kişi çalıştırıyor. Bazı şubelerde personel sayısı 30’u buluyor.
O kadar personele karşılık sadece 1 güvenlik görevlisi istihdam ediyor. Koca şubelere tek bir güvenlik görevlisi yeterli değildir.
Bu konuda BDDK’nın bir kota uygulaması lazım.
Yani belirli sayıda ve büyüklüklerdeki şubeler için birden fazla güvenlik görevlisi bulundurma şartı getirmeli.
İkincisi bu güvenlik görevlileri bankalar tarafından adeta destek personel olarak kullanılıyor. Şube müdürünün arabasını getir, şunu götür ve benzeri şeyler yaptırılıyor. Bu da yetmeyip bazı bankalar tarafından prim karşılığında satış hedefi bile veriliyor.
Güvenlik personelinin görev çizgisi ve mekânı net bir şekilde belirlenmeli. Son dönemde emekli promosyonu nedeniyle banka şubeleri anormal kalabalık olmaya başladı. Güvenlik görevlileri dışardaki insanları kuyruğa sokmaktan şube güvenliği ile ilgilenemez oldu. Bu iş banka güvenliliğin işi değil.
TAŞERONA EMANET
Bilançolarına bakıyorsunuz bankanın karı adeta patlamış. Hiçbir sektörün kazanamayacağı karları yazıyor. Her şube kar hedefinin kat kat üzerinde gelir sağlamış. Ancak banka personelin boğazından keser gibi o kar makinasına dönüşen şubelerdeki tek bir güvenlik personelini taşerona devrediyor. 15 bin personel çalıştıran bankalar 700 şubesinde sadece 700 güvenlik personelinden tasarruf etmek için güvenliğini taşerona emanet ediyor.
Taşeron başka yerlerde olabilir ama banka güvenliğinde olamaz.
Yine BDDK’nın bu uygulamaya son vermesi lazım. Son yıllarda kamu bankalarının bile taşeron sistemine geçmesi sektörde büyük bir hatadır.
Yine bir başka sorun ama taşeron ama kendi kadrosundaki güvenliklere uygulanan ücret politikası.
Bu utanç verici ve insanlık onuruna yakışmayan bir uygulama.
Bankalar ve taşeron güvenlik görevlisine asgari ücretle maaş ödemesi yapmakta.
Karı yüzde 500 artan bir bankanın eline silah verip, “güvenliği sağla” dediği personeline asgari ücret veriyor. 2-3 bin lirayı kar sayıyor.
Bu kabul edilemez!
Bugün bankacılık sektöründe görev yapan binlerce güvenlik görevlisi büyük bir ekonomik çıkmazın içindedir. Birçoğunun ekonomik kriz nedeniyle psikolojisi bozulmuş durumda.
Banka ise halen bu insanların sırtından bin lira daha fazla nasıl kazanırım derdinde.
Bankalar güvenlik görevlilerini köle ve ikinci sınıf personel olarak görmekten vazgeçmeli.
Güvenlik görevlisi bir banka şubesinin her şeyidir. Sadece bankanın parasını değil aynı zamanda orada çalışan personelin de canının koruyucusudur.
Daha da ötesi senin şubene gelen ve işlem yapan müşterilerinin can güvenliği de o insanların omuzunda.
Sen halen kalkıp, bu insanları asgari ücretle açlığa mahkûm ediyorsun bir de yetmezmiş gibi onu taşerona çalıştırıyorsun.
Denetleyici ve düzenleyici kurumlar buna müdahale etmek zorundadır.
Halka açık şirket iflasa adım adım gidiyor!
Geçtiğimiz yıl Ağustos ayında Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemesi'den konkordato kararı aldıran Mega Polietilen hakkında bir kez daha uzatma kararı verildi....