Bankacılıkta taşeron isyanı
Bankacılık sektörü Türkiye’nin en gözdesi.
Gerek bilanço gerekse itibar açısından her zaman gözde bir sektör.
Bu güzide sektöre yakışmayan şeylerde var.
Mesela kendi şubesinin içine taşeronu sokmak gibi.
Bir banka düşünün: 15 bin personeli var ve bunlara her türlü imkânı sunuyor. Kendi çapında maaş veriyor.
En küçük bir bankanın dahi şubesinde en az 15 kişi çalışıyor.
Bankaların bu 15 çalışanının dışında bir de üvey evlatları var. Her şubede bir tane üvey evlat bulunduruyor.
Üvey evlat diyorum çünkü onlar adeta o muameleyi görüyor.
Onlar banka şubelerinde çay ve temizlik hizmeti veren görevliler. Onlara destek personeli deniliyor.
Bazı bankalar bu kadroları hangi akla hizmet ise taşerona devretmiş.
Düşünün lütfen bir şubede 15 ile 30 kişi arasında çalıştırıyorsunuz ama sadece 1 kişiyi kendi kadronuzda tutmuyorsunuz bunu taşerona veriyorsunuz.
Öncelikle bankacılık güven işidir.
BDDK’nın bu taşeronlaşmaya son vermesi lazım.
Bankanın içine başka bir şirket sokulmamalı.
Böyle bir zehirli düşünceye BDDK nasıl müsaade etti açıkçası aklım ermiyor.
Bankalar öncelikle şu soruya yanıt vermeli: 15 bin kişilik bir kadronuz var sorun olmuyor da mutfak ve temizlik ve de güvenlik kadrosunu neden taşerona devrediyorsunuz. 15 bin kişinin içinde bu insanların sayısı bin bile değil?
Bankalar bu kadar mı küçük hesap yapıyor?
Bu taşeronlaşma son dönemde hızla yaygınlaşıyor.
Bir kamu bankası bile güvenlik kadrosunu taşerona devretti.
Diyeceksiniz ki, taşeronda olmasının ne zararı var?
Öncelikle bu kişilerin özlük hakları ihlal ediliyor.
Aynı şubede bir çalışana günlük 65 lira yemek ücreti ödenirken, taşeron kadrosuna 18 lira veriliyor.
Koskoca banka bununla mı kalkınacak?
Çok çok bir iki kalem daha tasarruf koyun üstüne.
Taşeron kadro bankacılık sektörünün en büyük ayıbıdır.
Bankaların taşeron kadrosunda çalışanlar artık isyan aşamasına geldi. BDDK küçük bir düzenleme ile banka şubelerinin içinde taşeron kadroya bir son verebilir.
Bu konuyu işlemeye devam edeceğim.