Sadece bir inat!
Evet! Bugün yaşadığımız büyük kriz, zamlar, enflasyon ve sıkıntılar sadece bir inat uğruna.
Ekonomist Prof. Dr. Selva Demiralp, Türkiye’nin bu inadının bir gün üniversitelerde ders kitaplarına konu olacağını söylüyor.
Bütün dünya pandemi sonrası yüksek enflasyondan kurtulmak için faiz yükseltirken, biz o inat uğruna faiz düşürdük. Kur 18 liraya yükseldi. Tekrar 18 liradan 15 milyar liranın altına düşürmek için yaklaşık 800 bin kişiye her ay kur farkı adı altında para ödüyoruz.
Bu para kimden çıkıyor?
Tabii ki bizden çıkıyor.
Üst katınızdaki Ahmet Bey’in parası var ve dolar alıyor. Sizin hiç paranız yok. Devlet Ahmet Bey’e diyor ki, “Sen dolar alma ben dolardaki artış kadar farkı sana alt kat komşundan dolaylı vergi adı altında alıp vereceğim.”
84 milyonluk ülke 800 bin kişiye çalışıyor.
Sırf bu kişiler dolar almasın diye.
İşin garibi dolar almayanın da aklına bunu soktular. Adam parasını normal banka mevduatında tutuyordu hemen parasını kur korumalı hesaba çevirdi. Nasıl olsa yine mevduatını alacak. Bir de kur artarsa devlet ekstradan para ödeyecek.
Emeklisini 1100 liralık bayram ikramiyesini bile bütçeye yük oluyor diye eleştiren bir iktidar, bu 800 bin kişiye her ay rüşvet dağıtıyor.
800 bin kişi zenginleşirken 84 milyon insanın ekonomik durumu daha da kötüleşiyor.
Tüm bunlar bir inat uğruna.
Bu inat gerçekten Selva hocanın dediği gibi yarın ders kitaplarında okutulacak.
Neydi bu inat?
Yüksek faizin enflasyona neden olduğu.
Dünyada Nobel ödüllü olmak üzere bütün ekonomistlerin tersi bir tez. Aslında buna tez bile denilmez ama biz diyoruz işte.
Üstelik dünyanın bırakın kabul edip reddetmeyi, tartışmayacağı kadar saçma bir tezi Türkiye’de bazı ekonomistler savunabiliyor.
İşte bu inadın ısrarlı savunucuları ve destekçileri Türkiye derin fukaralık çukuruna yuvarlanırken sadece seyrediyorlar.
Mübarek Ramazan ayında insanlar sofralarına et bile koyamazken, birileri halen inanmasa bile koltuk sevdası uğruna bu inada destek verebiliyor.
Amerikan Merkez Bankası FED, enflasyonu düşürmek amacıyla daha fazla ve agresif faiz artıracak. Bu şu anlama geliyor: Bütün dünyada dolar daha çok değerlenecek. Türkiye gibi kasasında 50 sent dahi rezerv bulunmayan ülkeler, öyle kolay kolay borç bulamayacak.
Geçen ay 2 milyar dolar kredi için yüzde 8,5 faiz veren Türkiye, FED’in faiz artışından sonra belki de 11-13 faizle borçlanacak.
Bu faizi kim ödeyecek?
Tabii ki biz değil! Bizim çocuklarımız ve torunlarımız.
Tıpkı Osmanlının son dönemindeki borçları yıllarca torunlarının ödediği gibi.
Büyük bir fırtına Türkiye’ye yaklaşıyor ve biz halen bu inadın arkasında durup birilerinin gözlerindeki ışıltıdan umut arıyoruz.
Allah bize önce akıl fikir versin, sonra da yardımcı olsun.
Aklı olan bireysel tedbirini alır ve o büyük fırtınadan kendisini ve ailesini korur.