Yeniçağ Gazetesi yazarı ve Avrasya Yatırım yöneticisi Evren Devrim Zelyut, ilginç bir iddia ortaya attı. Zelyut’a göre, AKP’nin bir hatası doları önce 14 sonra da 18 yapacak.
İşte O yazı:
Geçtiğimiz gün Amerikan Merkez Bankası FED faizleri sabit bıraktı. Ancak salgın döneminde bastığı 9 trilyon dolara ulaşmış para miktarını çekme konusunda önemli mesajlar verdi. Daha önceki yazılarımda hikayenin 2008 krizinde başladığını söylemiştim. 2008 krizinde yaklaşık 4 trilyon dolar para basılmıştı ve bunun enflasyona neden olmaması için 2013 yılında dönemin FED Başkanı Bernanke faiz artırımlarının başlayacağını Haziran ayında ilan etmişti. Bu tarihten sonra AKP ekonomi politikaları dış sermayeye bağlı olduğu için bal kabağına dönmeye başlamıştı. Zira kur, ABD’de artan faiz ve çekilen para nedeni ile yukarı gittikçe, Türk ekonomisinde maliyetler artmış, ekonomi durgunluğa girmişti. Şimdi olduğu gibi AKP o zamanlar da FED etkisini anlamamış, artan kuru Gezi Olaylarına bağlamıştı.
FED Başkanı Powell önümüzdeki dönem için oldukça sert mesajlar verdi. Kesin tarihler ortada yok ancak faizlerin Mart ayında artmaya başlayacağını, para miktarının azaltılmasının da bu tarihten sonra olacağını söyledi.
AKP FED’i 2013’de anlamadı, 2022’de de anlamadı diyoruz; zira bakan Nebati Dolmabahçe’de yaptığı toplantıda basında yazılanlara göre ‘FED bizi etkilemez çünkü Türkiye’de sıcak para az kaldı’ demiş. Mevzu sadece sıcak paranın artan faizler ve azaltılan para miktarı ile Amerika’ya dönmesi değil…
Powell yaptığı toplantıda bu dönemin 2015 yılından çok farklı olduğunu söyledi. Enflasyonun çok yüksek, bilançonun (basılan paraların) daha büyük olduğunu belirtti. Buradan çıkartılan sonuç ise eğer enflasyon ABD’yi tehdit ediyorsa, FED’in çok daha hızlı ve sert şekilde faiz artırım ve bilanço daraltma döngüsüne gireceğidir. Powell ABD için bunun sorun olmayacağını, çünkü bu gerçeklerin piyasa tarafından da bilindiğini, anketlerde herkesin bilançonun daralacağına dair emin olduğunun altını çizdi. Zaten iletişim demek bu gerçekleri piyasaya anlatmak demektir ki, Powell bunun sinyalini daha önce de vermişti.
O zaman çıkan sonuç şu: Bu bahar ayında faiz artacak ve paralar geri gidecek. Peki bakan Nebati’nin dediği gibi Türkiye sıyırabilir mi? Çok net hayır. Faizler arttığı zaman bu dönüp Türkiye’nin borçlanma faizlerini de vuracak. Bankalarınızın ve şirketlerinizin ödediği faiz yükü artmaya başlayacak. Kredi daha pahalı hale gelecek. Pahalı kredinin maliyetine ise bunu kullananlar katlanacak. Firmalar daha fazla faiz öderken, maliyet artışları vatandaşa yansıyacak. Bu döngü enflasyonu besleyerek Lira’da değer kayıplarını doğuracak.
O zaman bakanın bize dokunmaz beklentisi temelsiz bir görüş, sadece temenni…
Diğer nokta doların değeri ile alakalı. Dolar fiziki olarak azalacaksa küresel olarak değeri yukarı çıkmaz mı? Yani konu sadece Türkiye’den çıkışlar değil. Dünya üzerinde DXY yani dolar endeksi (doların belli başlı 6 majör paraya karşı değerini gösteren endeks) yukarı giderken bizde dolar/TL yerinde mi kalacak? Bu ülke göbeğinden dışarıya bağlı değil mi? Tarım ve sanayide dış girdi ile yaşamıyor muyuz? Bunları Lira ile mi alıyoruz? Dövize talep geliştirmiyor muyuz? Peki dışarısı bu dövizi bize ucuza mı verecek? Türkiye kapalı bir kutuda mı yaşıyor? Sermaye akımları reel ve finansal piyasalarda mevcutken bize dokunmaz nasıl dersiniz?
Size olacağı söyleyeyim: Bugün 14 seviyesi geçilmesin diye canla başla yapılan müdafaa Mart ayında kırılmaya başlar. Bilanço daraltma işlemi ile de kurda 14’den 18’e yoluculuk gündeme gelir. Bu yolculukta hızı Amerikalıların faiz artış yüzdeleri ve ne kadar bir büyüklüğü hangi vadede çekecekleri belirler.
Bütün bu söylediklerim bir yatırım tavsiyesi değildir. Sadece finansal bir mekanizma çalıştığında Türkiye’de reel ve finansal piyasalara etkisinin nasıl olacağını ortaya koyan bir yazıdır. Ancak emin olduğum bir konu var ki, FED etkisini 2013 yılına hesaba katmayan AKP, 2022 yılında yine hesaba katmayarak büyük bir taktik hata yapıyor. Çevremizdeki irili ufaklı her devlet faiz artırımları ile milli paralarını dolara karşı korumaya alırken AKP’nin bir inat uğruna enflasyonun altında bıraktığı faizle Türk ekonomisine ağır bir bedel ödeteceğini değerlendiriyoruz.
AKP’nin düşürdüğü politika faizi yaşamda işe yaramamış, ticari kredi faizleri ve Hazine’nin ödediği faiz artmıştır. Şimdi FED etkisini de hafife almak demek, tıpkı üzerine gelen tsunami dalgasını kıyıda izleyen meraklı insanlar gibi davranmak demektir. Dalga kıyıya vurduğunda artık çok geç olur. Ne yazık ki kuru 18 üzerine çıkaracak finansal dalganın hareketi Atlantik ötesinde 2 gece önce başlamıştır.