Bir üst düzey bankacı kovulursa dedi kıyamet koptu. Hanife Serter, bu kez kovulan üst düzey yöneticini yeni mektubunu yayınlıyor.
Kovulan üst düzey yöneticiden yeni mektup var…
“ Sevgili Paramedya,
İşsizliğimin 3. haftasına girdim. Bu arada ne arayan oldu ne soran. O kadar yalnızım ki … Düşünün dün gece bir rüya gördüm, onu bile anlatacak kimsem yok. Neyse ki siz varsınız, Mevlana felsefesi ile açtınız ya kapıları bana bile ” Ne olursan ol yine de gel..” diye, Allah sizden razı olsun. Zahmet olmazsa size şu rüyamı ( kabusumu ) da anlatayım da , siz yorumlayıverin.
Rüyamda ben koca bir kamyonun şoförüydüm. Ama öyle sıradan, yolda gördüğünüz kamyonlardan değil haa.. Baya bir büyük, çok büyük, en büyük.. Hatta Ortadoğu ve Avrupa’nın en büyük kamyonu diyeyim, siz anlayın. Zaten küçük kamyon olsa ben kullanmam ne işim var…Kamyonun şoför koltuğuna kurulmuşum, sallana sallana gidiyorum, arka kasanın üstü mavi/ lacivert bir branda ile kapalı ama içi tepeleme dolu ( ne taşıyorsam ..) , kasanın bir tarafı kırmızı/ beyaz, bir tarafı yeşil.. Yani ne taraftan baktığına göre renk değişiyor sürekli ( rüya hali tabii, olayı hem yaşıyorum hem de dışardan bir gözle film gibi izliyorum ) Kolumu da camdan sallandırmışım şöyle, elimde tespih çeviriyorum da çeviriyorum . Günlerdir yol gitmişim tabii tek başıma, birini de almamışım yanıma, direksiyonu da güvenip teslim edemiyorum kimseye, uyuyamıyorum da hiç, hem varılacak hedefim var, hem huzurum yok, biraz yorgun biraz perişan görünüyorum aynada kendime, sanki zayıflamışım , çökmüşüm. Arkadan Müslüm’ün sesi geliyor boğuk boğuk
“Biraz zor olsa da
Affet beni akşam üstü
Gölgen uzarken
Öğleden sonra affet
Ne zaman istersen
Affet beni gece vakti
Ay doğmuş süzülürken
Sabaha kalmadan affet
Tam ayrıldık derken …”
Efkarlanıyorum tabi. Tam o sırada Patron’un sözleri geliyor aklıma.
” O kamyon zamanında hedefe varmazsa koltuğu unut ..” deyişi. Ayağım gaza gidiyor birden basıyorum da basıyorum. Kamyon hızlandıkça yüküm hafifliyor, brandada bir hareketlenme başlıyor, bazı yükler sanki yolda dökülüyor, kontrolü birden kaybediyorum, frene basıyorum ama kamyon durmuyor bir türlü.. Bir de bakıyorum karşısı uçurum. O sırada yanımda babam beliriyor birden. ” Dur artık” diyor. Kamyon tam uçurumun kenarında duruveriyor. İnip kamyonun arkasına gidiyorum, yüküm neymiş diye merak edip açıyorum brandayı , bir de bakıyorum ki ne göreyim ?! Bir sürü üst üste yığılmış takım elbiseli kadınlar, adamlar… Yara bere içinde öfkeli gözlerle bana bakıyorlar . İçlerinden biri çıkıp ” hani bizi Ortadoğu ve Avrupa’nın en güzel yerine götürecektin ?! Ne oldu ?!” diyor.. Sonra hepsi zombiler gibi üstüme üstüme yürürken kan ter içinde uyandım…
Ohh valla, anlattım rahatladım bak şimdi. Bu rüya ne anlama geliyor ki ? Paramedya olarak böyle bir hizmetiniz yok biliyorum ama bana bir ayrıcalık yaparsınız artık. Ne de olsa sıradan bir kovulan değilim ben. Ben üst düzey yöneticiydim…Buraları hep ben yönetiyordum bir zamanlar. Ben var ya ben.. Öyle böyle başarılı değildim yani..Herkes emrime amadeydi. Her işi kontrol ederdim, benden habersiz kuş uçmazdı o sektörde. Neyse şimdi de Paramedya’yı takipteyim artık. Siz de fena değilsiniz canım haber alma konusunda. Beğeniyorum.
Rüya tabirimi bekliyorum sizden. Yarın masamda olsun.. Şey.. Pardon! Daha havadan çıkamadım da ben, oluyor böyle bazen…
Sağlıcakla kalın. “
İmza: Eski ama eskimeyen bir üst düzey yönetici
Banka CEO’sunun Evi Neden Yok?
Türkiye’nin gündeminde İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran var. Hakan Aran, Antalya’da gazetecilerle yaptığı sohbet sırasında kiralardan yakınıyor. Aran, 12.500...