Döviz artıyor Merkez Bankası seyrediyor. Merkez Bankası eski uzmanlarından Mülkiyeliler Birliği Derneği İzmir Şube Başkanı Dr.Ayhan Bülent Toptaş yazdı: Merkez Bankası’nın itibarı nasıl zedelendi?
FAİZ POLİTİKASI ÜZERİNE
Son birkaç aydır görüştüğüm tanıdıklarım Türkiye ekonomisinin gidişatı ile ilgili sorularını yoğunlaştırmaya başladılar.
Özellikle kurlardaki hızlı yükseliş onları endişeye sevk ediyor.
Ben de endişeliyim.
Bunun birinci nedeni ülke yöneticilerinin ekonomi yönetimi ile ilgili mesajlarının ekonomi bilimine uygun olmaması. Mesajların bir kısmı üniversitelerde ekonomi öğrencilerine para teorisi ve politikası derslerinde öğretilen kurallarla çelişiyor. Bu da rasyonel ekonomik aktörlerin ekonomiye bakışını olumsuz etkiliyor. Özellikle faizlerin düşmesine yönelik telkinler TCMB’nin bağımsızlığını zedeliyor. Bu telkinler karşısında gerçekçi bir söylem geliştirmesi gereken TCMB ağırlığını koyamıyor.
DÜŞÜK FAİZİN FAYDALARI
Aslında faizlerin düşmesini kim istemez ki? Faizlerin düşmesi tabii ki kredileri ucuzlatır, müteşebbisleri yatırım yapmaya teşvik eder, büyümeyi ve istihdamı artırır. Gelişmiş ülkelerde faiz oranlarının ne kadar düşük olduğunu biliyoruz. Ülkemizde bankalar halen dolar mevduat hesaplarına yıllık % 2,5 civarında faiz öderken, Türk Lirası mevduatlarına % 13.5 civarında faiz ödüyorlar. Ama yine biliyoruz ki ABD’de enflasyon % 2,5 civarında, Türkiye’de ise % 10’un üstünde. Yine biliyoruz ki mevduata enflasyon düzeyinin altında faiz vermek ülkemizde zaten yetersiz düzeyde olan tasarruf eğilimini daha da aşağılara çekecek, ülkeye gelen yabancı sermayenin hızla ülkeyi terk etmesine yol açacaktır.
DÖVİZE KARŞI FAİZ SİLAHINI ÇEKMEK
“Şuyu vukuundan beter” diye bir söz vardır.
Geçtiğimiz ay ve bu ay faizlerin düşeceğini ima eden birkaç cümle açıklanan teşvikleri ve kanun değişikliği taslaklarını gölgede bırakarak peşinden döviz kurunda önemli bir sıçramaya yol açtı. Ekonominin yönetimine ilişkin tabii ki farklı görüşler olabilir. Ama enflasyonla mücadele etmek, Türk Lirasının değerini korumak, tasarruf eğilimini makul düzeyde tutmak isteniyorsa eldeki en önemli araç faizdir.
SARAÇOĞLU NE DEMİŞTİ?
Geçmişte de düşük faiz ve gevşek para politikalarının ekonomi için daha iyi sonuçlar vereceğine dair önermeler yapılmıştı. Bundan 35 yıl önce Capital Dergisinin Mart 1993 sayısında yayımlanan, TCMB başkanı Rüşdü Saracoğlu ile yapılan röportajda aşağıdaki soru ve cevaplar yer alıyordu:
Capital: Enflasyon ve faiz ilişkisi üzerine en çok araştırma yapan ve yaptıran kişilerdensiniz. Türkiye’de reel faizlerin düşmesi gerçekten enflasyonu aşağı çekiyor mu?
Saracoğlu: Bu konuları evde hanımla da konuşurum. O da benim gibi iktisatçıdır. Geçen gün Osman Ulagay’ın yazısını görmüştük. Hani “Şu Clinton’da Hiç Politika Bilmiyor” başlıklı bir yazıydı. Onu görünce hanıma dedim ki, “Yahu şu Bundesbank da (Alman Merkez Bankası) hiç ekonomi bilmiyor. Adamlar enflasyon düşük kalsın diye faizleri yükseltiyorlar. Halbuki bilmiyorlar ki, faizleri indirirlerse enflasyon da düşer.” Demek istediğim herhalde çok açık.
BÜYÜK KRİZ GELMİŞTİ
Bu röportajın yayımlanmasından altı ay sonra Saraçoğlu TCMB başkanlığından istifa etti. İstifanın üzerinden de bir altı ay geçmeden Türkiye tarihinin en büyük krizlerinden biri olan 1994 krizine yakalandı ve Saracoğlu’ndan görevi devralan Bülent Gültekin de bir kaç ay içinde başkanlıktan istifa etti. Bülent Gültekin’in istifasını açıkladığı metnin ikinci paragrafı şöyle başlıyor: “Devlet iç borçlanma senetleri ihalelerinin sıkça iptal edilmesi ve ihalelerdeki borçlanma miktarının düşük tutularak faizin belirli seviyeyi aşmayacak şekilde sınırlandırılması stratejisi birkaç aydır sürmekteydi. Bu stratejinin bir sonucu olarak 1993 yılının ikinci yarısında faizlerin düştüğü ve Hazine’nin borçlanma maliyetinin azaldığı şeklinde bir görüntü oluşmuştu…”
DURMUŞ’UN UYARISINA DİKKAT!
Merkez Bankası başkanlarından Durmuş Yılmaz ise birkaç yıl önce ekonomi yönetimine şöyle bir uyarıda bulunmuştu: “İndirsinler de görsünler. Çünkü görmeden hiçbir şeye inanmıyorlar. 1994 krizinde bunu gördük. Ancak, üzerinden zaman geçtiği için unutanlar var.”
Üç başkanın görüşlerine kulak verilmeli. Hiç kimse 1994 yılında yaşanan kriz gibi bir ekonomik krizi yaşamak veya böyle bir krize neden olmak istemez. Ama böyle trajik bir olayın tekrarının engellenmesi ancak ekonomi biliminin gerçekçi prensiplerinin iyi anlaşılması ve geçmiş hatalardan ders alınmasıyla mümkün olabilir. Toplumun refahını düşünen herkes düşük faizin büyüme, istihdam üzerindeki olumlu etkilerini bilir ama düşük faizin diğer makroekonomik dengelerle uyum içinde gerçekleşmesi gerekir. Faizler düşürülebilir. Ama “Faiz düşsün” demekle faizler düşmez.
Faizlerin düşmesi için daha fazla zahmete girmek gerekiyor; Herkese eşit mesafede, üretimin yolunu açan, gerçekçi, ekonomi bilimine göre hareket eden, adil, öngörülebilir ve gerekli reformları zamanında yapabilen bir ekonomi yönetimi oluşturmak.
Dr.Ayhan Bülent Toptaş kimdir?1962 yılında Ankara’da doğan Dr.Ayhan Bülent Toptaş 1983 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İktisat Bölümü’nden mezun olmuş ve 1984 yılında Merkez Bankası’nda göreve başlamış. Amerika’da İktisat Yüksek Lisansı’nı ve Dokuz Eylül Üniversitesi’nde doktora eğitimini tamamlamış. Ankara’da TCMB İdare Merkezi’nde uzman olarak sürdürdüğü görevinden 2017 yılında emekli olmuş. Halen Mülkiyeliler Birliği Derneği İzmir Şube Başkanı olarak görevini sürdürüyor.