Yaşam Koçu Hanife Serter, bankadan kovulan ve kovulmaktan korkanlara çok özel önerilerde bulundu: İşte binlerce bankacının korkusu ve yenme yöntemleri.
Ülkemizde son dönemlerde işini kaybetme korkusu yaşayan insan sayısı hızla artıyor.
Farklı sektörlerde farklı nedenlerle yaşanan bu korku, insanları derin bir mutsuzluğa ve umutsuzluğa itiyor.
Herkes bu gidişatın değişmesi için güçlü bir istek duymasına rağmen , değiştirmeye yönelik ne yapacağını bilemiyor, çaresizce olacakları bekliyor. Bunun adı kadercilik.
Epiktetos’un söylediği gibi “ Olayların senin istediğin gibi gelişmesini isteme, bırak oldukları gibi gerçekleşsinler, o zaman hayatının daha iyi olduğunu göreceksin.” Diğer bir deyişle “ Her şerde bir hayır vardır.” Ya da “ Her şey olacağına varır.”
Kendi kontrolümüz dışında gelişen olayları kolayca kabullenmek için iyi bir düşünce tarzı. Sonuçta hayatta işini kaybetmekten daha kötü şeyler de var. Hatta ben kendi adıma “işimi kaybettim ama kendimi buldum” bile diyebilirim. O günden sonra yaptığım her şeyden çok büyük keyif aldım, çok farklı platformlarda çok değerli insanlarla tanıştım, arkadaş oldum, daha insan odaklı işlerde çalıştım, çalışıyorum. Hem aileme, hem kendime, hem de severek yaptığım işlere daha dengeli şekilde zaman ayırabiliyorum. Kırk yaşımdan sonra böyle bir dönüşüm yaşamamın büyük bir şans olduğunu düşünüyor ve her gün bunun için şükrediyorum.
Ülkemizde bir çok insanın hiç sevmediği, kendisine uygun bulmadığı işlerde, mesleklerde çalıştığı, sırf geçimini sağlamak için ömrünü tükettiği düşünüldüğünde hayata yeni bir başlangıç yapmak için iyi bir fırsat gibi bile görülebilir işsiz kalmak. Işsiz kalan bir çok bankacının söylediği ortak cümle “ atmasalar kendimiz çıkıp kurtulamazdık.” Bunu bir züğürt tesellisi olarak söylemediklerini, içtenlikle böyle düşündüklerini biliyorum. Hiç bir köle kendisini azad edemez çünkü. Hiç bir hapishane kilidi içerden açılmaz. Bazı işler vardır ki girmek kendi seçiminiz olsa da çıkmak konusunda irade göstermek zordur. Bazen sorumluluklarınız, bazen statüye önem veren yakınlarınız, bazen de çıktıktan sonra ne yapacağınıza ilişkin kaygılarınız sizi durdurur. Öyle kolay kolay çıkamazsınız.
Öyle ya da böyle bu cendereden ( sözlük anlamı : manevi baskı, bir şeyi sıkmak, ezmek için kullanılan araç ) kurtulanların hayata adeta yeniden başladıklarını görebiliyorum. Bir çok şeyi yeniden doğmuşçasına daha keyifle yapabildiklerini gözlemliyorum. Yıllardır zaman ayıramadıkları aileleri, yakınları ile doyasıya vakit geçirmek, kendi hobileri ile ilgilenmek, körelmiş yeteneklerini yeniden parlatmak, evinin, doğanın, gezmenin tadını çıkarmak keyifli geliyor herkese. Her geçen gün daha da saçmalaşan bu düzenin dışına çıkmış olmak, büyük bir rahatlık ve huzur veriyor. Kimisi resim yapıyor, kimisi yeni bir enstrüman çalmaya başlıyor, kimisi el sanatları, Fotoğrafçılık, tiyatro, seramik kurslarına katılıyor. İş kuranlar da var, farklı sektörlerde farklı alanlarda iş bulanlar da. Daha ” insanca” yaşamanın mümkün olduğunu görmek herkese iyi geliyor aslında. Kısacası bankacılıktan sonra hayat var. İşsiz bırakılma ile ilgili sindirilemeyen tek şey ise haksızlıklar. Onu da yargıya havale edip unutuyor artık çoğu kişi. Olması gereken de bu çünkü hayat tüm güzelliği ile devam ediyor ve kendi yeteneklerinin, bilgi ve becerilerinin, zekasının, kapasitesinin farkında olan, özgüvenini tamamen yitirmemiş herkes kendine yeni bir yol çizmekte çok da zorlanmıyor.
O PSİKOLOJİDEN KURTULMAK
Kurban psikolojisinden kurtulamayanlar için ise bu süreç biraz daha uzun ve zorlu olabiliyor. Bu durumda olanların yani içine düştüğü durum nedeniyle uzun süredir öfke ve üzüntü duyanların psikolojik destek almalarını öneriyorum. Bununla tek başına mücadele etmek zorunda değilsiniz. Bu duygu ile yaşamak kaderiniz değil. Kurtulabilirsiniz. Inanıyorum.
İşsiz kalma korkusu ve işten çıkınca ne Yaparım kaygısı yaşayanlara önerim ise bu korkuları ile yüzleşmeleri ve kendilerini daha güçlü, cesur ve güvende hissedecekleri adımları bugünden atmaya başlamaları. Işsiz kalmadan önce iş arayışlarına başlamaları, başka fırsatlara açık olmaları, kendilerini ileride işlerine yarayacak belli bir konuda geliştirmeye zaman ayırmaları, mümkünse para biriktirmeleri ya da paralarını kendilerine değer katacak bilgi ve beceriler edinmeye harcamaları.
KADERİNİZ KİMİN ELİNDE?
Kaderiniz, yarın ne yapacağı belli olmayan kurumların, kişisel çıkarları ve egoları ile hareket eden insanların iki dudağının arasındaysa, kendi geleceğinize sahip çıkmak adına kendinizi düşünün ve önce kendinize değer verin. Yüksek Sadakat dinlemeyi seviyorsanız dinleyin tabii ama iş hayatında kurumlarla aranızdaki karşılığı olmayan aşklar için de sadakatinizi gereksiz şekilde yüksek tutarak kendinizi fazla üzmeyin.
Banka CEO’sunun Evi Neden Yok?
Türkiye’nin gündeminde İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran var. Hakan Aran, Antalya’da gazetecilerle yaptığı sohbet sırasında kiralardan yakınıyor. Aran, 12.500...