Gidenin ve ölenin arkasından konuşmak adet olmuş diyerek, bu kez O GMY ile ilgili Arzu Bozkurt konuştu.
Yazılan yazıldı söylenen söylendi bir de üzerine cenaze namazı kılındığına göre ben de artık bir şeyler yazabilirim..
Hedeflerin tutturulması için baskı yapmış mıdır?
Evet yapmıştır.
Hedefleme sistemi insanları işinden etmiş midir?
Evet etmiştir.
Olur olmaz bazı vasıfsız insanlar ondan aldıkları destekle bir yerlere gelmiş veya kurumda ki mevcudiyetlerini sürdürmüş müdür?
Evet sürdürmüştür.
Bunun yanında risk almış mıdır?
Evet almıştır.
Sahanın bu kadar içinde evet ben yaptım , işin orta kısmında olan da muhattabınız da benim diyebilmek, bu kadar herkesce ulaşılabilir olmak bir risktir ve hemen hemen kimsenin alamayacağı bir risk.
Bazı kurumlarda GMY’nin yüzünü canlı görmeden emekli olan bir ton kişi biliyorum.
Genç yaşta üst düzey yönetici olmanın dezavantajları olsa da, şimdi oğlan dediğimize yaşlı olsaydı fosil diyecektik. Yeter artık gençlerin önünü açsın diyecektik.
Bu arada 10 sene önce yine aynı kurumda o dönemin GMY’si için tam da böyle konuşmalar oluyordu…
Haydi bir de çuvaldızı kendimize batıralım…
Şu an sahne şovu şaklabanlık gibi adlandırılan o toplantılarda salonun %90’ı pür dikkat izledi mi?
Sadece yalakaları dediğimiz bir kısım varsa o zaman benim şahsi gözlemim kurumun 2/3 ünü oluşuruyor Çünkü salonun yarısından fazlasının atlayıp zıplayıp, alkışlayıp kendinden geçercesine alkış tebrik ettiğine de defalarca şahidim.
Peki hedefler için baskı yaptı da,kişisel sosyal medya hesaplarına resimler koyma baskısı yapmadı değil mi? Arkasından atıp tutup boy boy birlikte methiyelerle resim paylaşan kişilerin sayısı da azımsanmayacak kadar çok.
İşinizde devam edip etmeyeceğinize karar verdi de ne kıyafetlerinize de mi karar verdi sizin yerinize ? Herhalde arkasından lokmaları dökerken tüm toplantı ve motivasyon gecelerine, gece kluplerine giderken giyilen super dekolte kıyafetlerle teşrif ettiğini unutanlarımız oldu?
Giyilen superman t-shirtleri, oynatılan dansözler, çarşı grubu gibi tezahuratlar, kahve makinesinden kahve almaya giderken koştur koştur peşinden gidip hahaha hihiler..
Kabul edelim sistemin bu hale gelmesi tek taraflı değil.
30’lu yaşlarının henüz ortalarında,kariyerinde çok kısa sürede bir bankanın üst yönetim kadrosunda yer alan biri elbetteki işsiz kalmayacaktır.İstifa etsin veya atılsın farketmez bu böyle..Üstelik ülkede onun mezun olduğu üniversitelerden mezun olup işsiz o kadar adam varken başarıları da tıpkı başarısızlık olarak düşünülen şeyler gibi tesadüfen değildir..
O yüzden yakın tanıdığım, arkadaşım diyen fakat kim olduğunu bile bilmediği bir kişinin hakkında yazdığı şeyler muhtemelen umrunda olmayacaktır.
Başkanım canım benim seni ben pek çok pek çok severim diye şarkılar söylerken şimdi ohhh yaşasın gitti diyenleri de takacağını sanmıyorum.
Yerine gelecek olan kişinin de bu sistem devam ettikçe sihirli bir değnekle altın çağ , refah ,mutluluk ,huzur, müthiş çalışma ortamı, hedef baskısız yaşam gibi şeyleri yaşatmayacağı aşikarken..
O posların o yokken de, rahat en az 8-10 yıldır kafalara atılıyor olduğunu hepimiz bilirken…
Kızı haksız yere işsiz kaldı diye bankanın önünde açlık grevi yapan bir annenin çok çok önemli bir haberi okunma oranı en düşük haber olup, destek için yanında olan kişi sayısı da 3 bilemedin 5 ile sınırlı kalıp unutulup giderken..
Biz hala birlik olup kişilere değil sisteme dur demezken..
Arkadaşının aleyhine işe iade davasında yalancı şahitlik edip, sonra kendini de aynı performans sebebiyle kapının önünde bulanlar varken..
Kendimiz 3,000 TL maaş alıp ay sonunu düşünüp, onbinlerine onbinler katan maaş ve imkanlarla transfer olanlar için kafa yorup , zaman harcarken..
Yeni gelecek olana da canım cicim nerelerdeydin diyip arkasından yakınırsak bir bakmışız daha da eziliyoruz..
Bugün, iki dudağının arasında bana performans verme cüretini kendinde bulanlara,siz kim oluyorsunuz, subjektif performans sisteminiz ne ki diyip kuş kadar tazminat ‘PAKETLEMEM’le en büyük cevabı yeni hayatımdaki başarılarımla göstermeyi tercih ettim. Öbür türlü hazır paramı çok kısa sürede yiyip, cam çerçeve kapalı,online iş başvuruları yapıp bir yandan da onlara küfür eden psikolojisi daha da alt üst biri olacaktım. Tabi bu arada onlar hayatlarını yaşarken..
Bu sistemden çıkmış veya çıkarılmış bir çok arkadaşımın da bu şekildeki başarılarına şahit oluyorum.
Sesi çıktığı için gönderilen, kapıyı çarpıp gitme cesareti olan bir çok kişi şuan gayet güzel işler yapıyor..Çünkü hayat banka ve kişilerden ibaret değil.
Bu arada sesi çıkıp hala kurumda olanlar da var ?
Bir GMY’nin bir kurumdan istifasıyla bir gün cenaze namazı kılındı ki benim insani fikrim çok ağır bir betimlemeydi..Fakat bu betimleme üzerinden gidersek bankacılar için o namazlar her gün kılınıyor.. Asıl bu noktada sistemdeki yanlışlar için reel birşeyler yapmazsak,birlik olmazsak, susup oturursak bir yandan ay sonunu nasıl getireceğimizi veya nasıl yeniden iş bulacağımızı düşünüp diğer yandan da Paramedya’da daha nice haberler okuyacağız
Sevgiler
Arzu Bozkurt
Banka CEO’sunun Evi Neden Yok?
Türkiye’nin gündeminde İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran var. Hakan Aran, Antalya’da gazetecilerle yaptığı sohbet sırasında kiralardan yakınıyor. Aran, 12.500...