Bilindiği üzere Türkiye gelişmekte olan piyasalar (Emerging Markets) olarak tanımlanan ligde yer almakta. Bize anlatılan bu.
Peki gelişmekte olan piyasa nedir ve Türkiye bunun neresinde?
Gelişmekte olan ekonomiler, ekonomik büyüme potansiyeli yüksek ancak henüz gelişmiş ekonomilere ulaşmamış ülkeleri ifade ediyor. Gelişmekte olan piyasalar da bu ülkelerin finansal piyasalarını ifade etmekte.
Bu piyasalar, genellikle sanayileşme sürecinde olan ve küresel ekonomiye entegrasyonu artan ülkeleri kapsıyor.
Bu ülkelerin karakteristik özellikler şudur: ekonomileri hızlı büyür, sanayisi gelişir, teknolojik olarak ilerler. Genç ve büyüyen bir işgücüne sahiptir. İçlerinden bazıları zengin doğal kaynaklara sahip olabilir.
Bu sebepten dolayı yüksek getiri potansiyeli sunar. Ama öte yandan henüz gelişmemiş bir ülke oldukları için riski de yüksektir.
Bunlara örnek olarak; politik istikrarsızlık, oynak döviz kurları, gelişmekte olan ülkelerden sermaye akışına bağımlılık, politik ve jeopolitik karışıklıklar, yönetim sorunları gibi riskler sayılabilir.
Gelişmekte olan ülkelerin yıldızının parlaması 1980’lere dayanır. Bu yıllarda artan küreselleşme ve global ekonomik ve finansal entegrasyona uyum sağlayan gelişmekte olan ülkeler dünya nimetlerinden faydalanmaya başladı.
Bu ülkelere sermaye girişleri başladı. Tabi bu ülkeler de fırsatları değerlendirmek için ellerinden geleni yaptılar. Neoliberalizme geçiş bu süreçtedir mesela. Ülkemizde de Turgut Özal dönemine denk gelir ki dönemi inceleyenler veya bilenler ne demek istediğimi anlayacaktır. Tek kutuplu dünya düzenine geçiş ve bunun kabulü ile birlikte bu ülkeler de göz bebeği haline geldi.
Bu gelişmekte olan ülkeler bir türlü gelişemediler tabi orası da ayrı bir çelişkidir. Ama ciddi bir ekonomik güç oldukları aşikar.
Şimdi yaklaşık 2 yıldır yürüttüğüm araştırmadan bir parça sunuyorum. Yayınlanınca detaylı paylaşacağım.
Aşağıdaki grafiğe iyi bakalım. Gelişmekte olan piyasalar (EM) vs. gelişmiş ülkelerin (Most. Adv. Econ G7) dünya ekonomisindeki yeri ve payı. (1980 – 2022)
Kavramlar: GDP: Gross Domestic Product – Gayrisafi Yurtiçi Hasıla
EM: Emerging markets – Gelişmekte olan ülkeler
Most. Adv. Econ. G7: Gelişmiş Ülkeler – G7
World GDP: Dünya GSYH
Yeşil çizgi: Gelişmiş Ülkelerin dünya ekonomisindeki payı
Mavi çizgi: Gelişmekte olan ülkelerin dünya ekonomisindeki payı
Peki olay ne? Yeşil ve mavi çizgilere dikkat edin. Zamanla değişimi önemli…
Gelişmekte olan ülkeler 40 yılda hızla büyüdü ve gelişmiş ülkelere rakip oldu. Dünya ekonomisindeki payları gelişmiş ülkelere yakınsıyor.
Bu noktada şunu sormak lazım: Türkiye bu büyüyen pastadan pay alabildi mi? Aldığını hissediyor musunuz?
Maalesef kayıp 20 yılın telafisi yok!!
Şimdi denkleme Türkiye’yi de dahil edelim. Dünya ekonomisindeki payların karşılaştırmasına Türkiye’yi de ekledim (Turuncu çizgi). Aşağıda yeni grafiği sunuyorum(Payımız çok küçük olduğu için Türkiye’yi sağ eksene aldım 0 görülmesin diye).
2008’e kadar Gelişmekte olan piyasaların büyümesini takip eden Türkiye için hikaye 2008’de bitiyor. Hikaye arayanlar maalesef başka yüzyıla kaldı.
2008’de biten hikaye 2013 yılı itibariyle artık sona gelmiş bulunmakta. Bundan sonrasında dünya ekonomisindeki payımız azalmaya başladı.
Burada dikkat çekmemiz gereken husus Türkiye’nin gelişmekte olan ülkelerle kıyaslanarak incelenmesi gerekliliğidir.
Bakın hikaye BİZİM İÇİN BİTTİ… Diğer Gelişmekte olan ülkeler için değil.
Onlar hala dünya ekonomisinde gelişmiş ülkeleri tahtından indirmeye doğru gidiyor. Yapabilirler mi? Göreceğiz.
Ama Türkiye oyundan elenmiş görünüyor.
Hatırlarsanız geçen senelerde en çok konuştuğumuz konulardan birisi “Borsa’ya hikaye lazım”cılardı…
Hikaye arıyorduk. Finans sermayesi kazancına bakar. İşine gelmeyeni görmeme huyu vardır.
Fakat borsada hikaye arayanlar memleketin hikayesinin bittiğini fark edemedi…
Hala geç değil!!! Yeni sektörler ve ekonomik dönüşümlerin şafağındayız. Yapay zeka ve teknolojik ilerleme hızla artıyor. Geleceği bu şekillendirecek. Doğru politikalar ile oyuna tekrar dahil olabiliriz.
Fakat dikkat
DOĞRU POLİTİKALAR İLE
Yoksa hikaye arayışımız bir sonraki yüzyıla kalır.
Şimdi anladınız mı o meşhur araba markaları niye bizden vazgeçip Doğu Avrupa’ya yatırım kararı aldı?
Niye Mısır bizim alternatifimiz oldu.
Niye borsaca “Aptal Yabancı” bulamıyoruz. Bu örnekleri çoğaltabiliriz
Hikayenin niye bittiğini bence tahmin edebiliyorsunuz. Ama işte maalesef bugün yaşananlar, geçmişteki süreçlerin bir uzantısı.
Bugün yaşananlar sebebiyle ekonominin kötüye gittiğini söyleyenler, aslında çok öncesinde biten hikayeyi yeni fark ediyorlar. Veya işlerine gelmediği için fark edenler bir şey söylemedi, yapmadı. Günaydın diyorum kendilerine.
Yılan bize dokunana kadar bin yaşasın denildi. Şimdi de 22.104 TL asgari ücretle, 11% memur akademisyen beyaz yakalı zammıyla, boğazımıza kadar vergiler ve yüksek enflasyon ile, yoksullukla sınandık ve uyandık.
Aslında görmek isteseydik görürdük de işimize gelmedi…
Sevgiyle kalın.
(Not: Grafikteki gelişmekte olan ülkeler MSCI’ın tanımına göre 23 ülkeyi kapsamakta ve grafikler IMF veritabanından alınan verilerle hazırlanmıştır.)