Bugüne kadar bankacılar ve bankaların IK uygulamaları hakkında yüzden fazla yazı yazdım. Kaynağım her zaman sahada çalışan bankacılar oldu. Onların gözü, sözü, izi olmaya çalıştım. Birlikte pek çok sorunu tartıştık, gündeme getirdik , çözmeye çalıştık.
Bugün geldiğimiz noktada, onlardan yana kokladığım havada hissettiğim şey; Gönülsüz Bankacılık. Doğrusu bu gönülsüzlük bende de var son bir yılda. İnsan bir şeylerden umudunu kestiğinde, değiştirme isteği de kalmıyor, söylemeye mecali de. O yüzden uzun uzun sustuk çoğu zaman bankacılarla karşılıklı…Ne ben sordum, ne onlar söyledi . Ama son zamanlarda bir çok bankacıdan duyduğum “ artık işimden ayrılmayı düşünüyorum…” cümlesinden yola çıkarak “ neden ? “ sorusunu sorma gereği duydum Paramedya hikayede.
Bu soruya binlerce bankacı cevap yazdı.
Ağırlıklı cevaplar ;
Yeni yılda emekli olunursa emekli maaşının düşük bağlanacağı haberi
Yapılan ve beklenen işe oranla verilen maaşların düşük kalması
Mobbing, baskı ve adaletsiz terfi sistemleri
Kötü yöneticilerle çalışma, tükenmişlik isteksizlik …vb.
Farklı ifadelerle de olsa binlerce bankacı artık işinden ayrılmayı düşündüğünü haykırıyordu.
Elbette bugünden yarına bu binlerce bankacı gidip de istifa dilekçesini imzalayacak değiller. belki bunu ifade eden 100 kişiden sadece 1-2 si bunu başaracak, diğerleri şikayet ettikleri koşullarda çalışmaya devam edecekler.
Peki bu kişiler gerçekten çalışıyor mu olacaklar ?
İşten ayrılık ne zaman başlar? imza atıldığında mı yoksa bu fikir akıllara düştüğünde mi ?
Her şey önce düşüncede başlar, bir insan bir şeyi düşünmeye başladığında onu gerçekleştirme yolunda bilinçaltı dahil pek çok etken ortaya çıkar. Bu yüzden bu binlerce bankacının soruma yazılı olarak cevap vermesi sektör açısından önemli bir göstergeydi. Bu sayı geçtiğimiz yıllara oranla belirgin seviyede artmış görünüyor. Bankacılar artık gönülsüz bir şekilde çalışıyor, böyle bir çalışmanın verimli olması mümkün değil ne yazık ki …bankalar ve bankacılar karşılıklı birbirlerini aldatma sürecine girmiş bulunuyor.
Geçtiğimiz haftalarda ödüllü IK’cıları konu alan bir yazı yazmıştım. En başarılı IK’cıları seçen akademisyenler bu tabloyu gördüklerinde acaba ne düşünürlerdi ? Ödül verdikleri başarılı IK’cıların yönetiminde olan bankacıların, ellerinde olsa bugün işi bırakıp gideceklerini söylemeleri neyi gösteriyor ?
IK’cıların gerçek başarısı bu mu yoksa ? Tazminatını yakmayı dahi göze alarak işinden istifa etmeye düşünen çalışan sayısını arttırmak mı başarı dedikleri , işveren için maliyetsiz bir işten çıkarma yöntemi …
İşinden memnuniyetsizlik, düşük gelirlerden şikayet günümüzde her sektörde var. Bankacılığı farklı kılan ise bazı kurumların sürekli olarak gösterişli kariyer reklamları yaparak içerideki durumu görmezden gelip dışarıya çok farklı yansıtıyor olmaları. Bu iki yüzlülük hem yönetimlerde, hem çalışanlarda var. LinkedIn paylaşımlarında pasta başında mutlu çalışan “aile” fotoğrafı paylaşan bankacılar, diğer taraftan paramedyaya şikayetlerini iletmeye devam ediyorlar. Düşük maaşa yüksek performans bekleyen ve bunu yoğun bir baskı altında gerçekleştiren üst yönetimler, kariyer sayfalarında tozpembe tablolar çiziyorlar. Bu iki yüzlülük sürdürülebilir mi göreceğiz ama gerçek şu ki hiçbir ayrılık bir kağıda imza atmakla başlamaz onun çok öncesinde başlar ve şu anda bankalarda çalışır görünen, aslında bu işi, bankacılığı kafadında bitirmiş binlerce bankacı var. Onlar artık gönülsüz çalışıyorlar . Ödüllü IK’lara duyurulur.
( Sözlerini yıllar önce benim yazdığım bu şarkı da artık “günlerden ayrılık” diyen tüm bankacılara armağan olsun. )