Otomobil dünyasında gerçekten heyecan verici gelişmeler oluyor. Elektrikli araç piyasasında neredeyse pazarın lideri olan Çinli otomotiv şirketleri aynı zamanda yüksek teknolojiyi ucuza sunuyor. Tabii ki bu, Türkiye’de de heyecan yarattı. Her türlü fiyatın kontrolden çıktığı Türkiye’de insanların otomobil almak için umudu oldu. Ama bu sadece umut olarak kaldı.
Geçen hafta Çin üretimi tüm araçlara yüzde 40 ilave vergi geldi. Türkiye’de üretilen bir araç fiyatına son teknoloji ile donatılmış araca sahip olma umudu bitti! İktidar, halkını cezalandırarak yerli üretimi korumaya çalıştı. İnovasyon yok, teknoloji yok, insanlar mecbur kaldığı için senin ürününü alsın, ne güzel bir dünya.
İşte Türkiye bu kafada olduğu için katma değerli ürün üretemiyor. Onun için hâlen Avrupa’nın don-gömlek fason üreticisiyiz. Oysa bir Japonya’ya bakıyoruz; yerli bir cip üreticisi şirkete Japon hükûmeti 10 milyar dolar hibe veriyor ve ondan teknolojisini geliştirmesini, sadece ülkesinde değil, uluslararası alanda rekabet etmesini istiyor. Bu da kafa, Türkiye’deki de kafa.
Yıllarca telefondan aldığı yüzde 100’ün üzerindeki vergi ile halkını ucuz Çin malı telefonlara mahkûm eden iktidar, burada da halkını cezalandırmaya gidiyor. Cumhurbaşkanı 2022 yılında ne demişti? “Daha iyi araba ve telefon için başka ülkelere gidenlere acıyorum.” Yani Avrupa’da veya dünyanın herhangi bir yerinde yaşayan insanların kolayca alabilecekleri araba ve telefonlara sahip olma isteği acınma sebebi. Onun için üreticisinin bin dolara yani 32 bin liraya sattığı telefonu burada halka 90 bin liraya satıyorsunuz. Onun için 17 bin Euro’ya üretilip satılan arabayı Türkiye’de 2 milyona satıyorsunuz. Adamlar teknoloji üreterek telefon başına 100 dolar kazanırken Türkiye bundan bin dolar vergi alıyor. Sonra o ülkeden insanlar beraberinde bir tane bile telefon getirmesin diye havaalanında vatandaşının üstünü arıyorsun. Arabada da öyle. Teknolojiyi ucuz sunan Çinli otomobillere ek gümrük geldi. Yani bir araba kendine alıyorsan, 3 araba da devlete alıyorsun.
Bunlar acınacak durum değil mi? Her zaman şunu soruyorum: Allah’ım, neden bizi son 20 yıldır bu kadar ağır sınava tabi tutuyorsun? Biz bunu hak edecek ne yaptık?